blog, ezgi merdin yazıları Ezgi Merdin blog, ezgi merdin yazıları Ezgi Merdin

Beynimizi Neden Mağazanın Kapısında Bırakıyoruz?

Alışverişçiler olarak eve geldiğimizde neden satın aldığımızı bilmediğimiz bir sürü ürünle başbaşa kalıyoruz?

Alışverişçiler olarak eve geldiğimizde neden satın aldığımızı bilmediğimiz bir sürü ürünle başbaşa kalıyoruz. Ayrıca bunun modern bir sorun olduğunu düşünüyorsak yanılıyoruz çünkü katlı mağazaların ilk yılları olan 1940lı yıllarda dahi Amerikalı tüketiciler bu düşünmeden alışveriş sorunundan muzdariplerdi. Gittikçe daha fazla insan, tam olarak alışveriş mekanında, örneğin perakendecilerde, süpermarketlerde ve katlı mağazalarda satınalma kararını aldığını belirtmekteydi (duPont çalışmaları, 1945-1965). Bu davranışlara ve plansız ani satınalmalara akademik dilde dürtüsel (anlık) satınalma deniyor. “Bir Alışveriş Bağımlısının İtirafları” filminde bu karakter her yönüyle canlandırılmıştı. Bir çok ünlü işletme okulundaki profesörler de buna ilgi duymuş olmalı ki dürtüsellik ve akılcı olmayan alışverişler bilimsel makalelerle de gösterilmiş durumda.

Alışverişlerinizde dürtüleriniz mi yoksa aklınız mı ön planda? Aşağıdaki sorulara verdiğiniz cevaplarla fikir sahibi olabilirsiniz.*

  1. Alışverişe gittiğimde, daha önce niyetlenmediğim şeyler satın alırım.
  2. Planlanmamış alışverişler yapan bir insanım.
  3. Beni gerçekten ilgilendiren bir şey gördüğümde, sonuçlarını düşünmeden satın alırım.
  4. Aniden bir şeyler satın almak eğlencelidir.
  5. Alışveriş listemde olmayan şeyleri satın almaktan kaçınmam.

Bir de beynimizi bırakmadığımız, düşündüğümüz ama tamamen yanlış düşündüğümüz kıyafet alışverişlerimiz var. Time dergisinde “Hiçbir Zaman Giymediğimiz Kıyafetleri Satınalma Bilimi”** başlıklı güncel bir yazı yayınladı. Eğer neden böyle davranıyorum diye kafa yoruyorsanız 3 olası sebebi var. Gördüğümüz ayakkabı veya bluzun çok güzel bir özelliği kötü özelliklerini gölgelemiş olabilir (Prada marka ama ayağınızı kanatan ayakkabılar). İkinci sebep ürüne ait kurduğumuz gerçekçi olmayan fantaziler (işe girince bu tayyörü çok iyi giyerim diyen üniversite öğrencisi). Giyilemeyecek kadar güzel bulduğunuz ürünler de bu kategoriye giriyor (saten kuş tüyü kaplı elbisem 5 yıldır yepyeni benimle). Ayrıca yazıda listelenen ve Türk toplumu için ne kadar geçerli olduğuna emin olmadığım bir sebep de alkol tesiri altında internet veya mağaza alışverişi yapmak.

Bu 4 örnekten birini kafamızda kuruyorsak yapabileceğimiz en iyi seçim elimizdeki ürünü almamak, paramızı daha giyilebilir parçalara ayırmak olacaktır. Diğer öneriler kredi kartı limitini düşürmek veya hergün yanına almamak, ürün yerine deneyimler satın almak yönünde.

* Weun, S., Jones, M.A. ve Beatty, S.E. (1998) Development and validation of the impulse buying tendency scale. Psychological Reports, 82(3), 1123–33.

** Yarrow, K. (2016) The Science of Why We Buy Clothes We Never Wear. Time/Money

Devamını Okuyun
zeynep ilkay yazıları, blog Zeynep İlkay zeynep ilkay yazıları, blog Zeynep İlkay

Moda Terimleri: Dergicilik

Bu terimlerin birçoğunu mutlaka duymuşsunuzdur, peki bu kelimelerin moda dünyasındaki yerini incelemeye ne dersiniz? Moda sektöründe sık kullanılan terimleri sözlük anlamlarından çok kullanım amaçlarıyla mercek altına yatırdığımız yazı dizisinde ilk durak: Dergicilik. İşte moda dergilerinde kariyer için bilmeniz gereken terimler...

 Bu terimlerinin birçoğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Peki bu kelimelerin moda dünyasındaki yerini incelemeye ne dersiniz? Moda sektöründe sık kullanılan terimleri sözlük anlamlarından çok kullanım amaçlarıyla mercek altına yatırdığımız yazı dizisinin ilk durağı dergicilik. İşte moda dergilerinde kariyer için bilmeniz gereken terimler...

 

Rübrik

Dergi sayfalarının sağ ya da sol üst köşelerinde gördüğünüz başlıkların ta kendisi. Rübrikleri online sitelerdeki kategorilere benzetmek mümkün. Dergideki konunun tekrar eden başlığı olarak da adlandırılabilir. Rübrik kullanımının en çok olduğu sayfalar her sayıda düzenli olarak yer alan köşe yazıları, güzellik ya da shopping sayfaları vb...

Editorial

Dergide yer alan en gösterişli moda çekimleri diyebiliriz. Genelde birçok dergide yeni sayı için birden fazla moda çekimi yapılır ve eğer yurtdışı versiyonları olan bir dergiyse diğer ülkelerdeki sayılardan çekimlerle de desteklenir. Her ne kadar editorial çekimin o sayının genel temasına uygun olması gerekse de bu çekimler moda açısından en özgür davranabileceğiniz alanlar diyebiliriz.

 

Shopping

 

Shopping kelimesi gündelik hayatta herkesin aklına alışverişi getirdiği gibi, dergicilikte de alışveriş sayfalarının habercisi. Az yazı ve bol dekupe ürünlerin yer aldığı shopping sayfaları moda dergilerinin olmazsa olmazlarından. Bu sayfalarda yine ürünlerin kredilerindeki marka ve fiyat bilgileri alışverişe yönlendirme konusunda oldukça etkili diyebiliriz.

 

Künye

Künye dergilerin ön sayfalarının yanı sıra günlük hayatta da birçok yerden alışık olduğunuz bir terim olabilir ancak burada manevi yönünün biraz daha ağır bastığından bahsedebiliriz. Yaptığınız işlerin heyecanını künyede adınızı gördüğünüzde daha da fazla hissedebilirsiniz. Ayrıca birçok kişi yeni bir dergi keşfettiğinde önce künyesine bakarak bu başarılı işlerin kimlerden çıktığını öğrenmek ister. En azından ben merakla o isimlere bakanlardan biri olduğumu söyleyebilirim.

 

Kredi

Bildiğiniz kredilerden değil! Moda dergilerindeki krediler derginin hazırlık aşamasındaki en dikkat gerektiren ve en zahmetli detaylardan biri. Kredileri iki şekilde ele alabiliriz. İlki; çekimde yer alan fotoğrafçı, stylist gibi kişiler ve kullanılan ürünlerin isimlerinin yazdığı çekim kredileri. İkincisi ise diğer sayfalarda kullanılan dekupe ürünlerin ya da görsellerin isimlerinin yazdığı krediler. Özellikle ürünlerin hangi markaya ait olduğunu gösteren bu krediler okuyucular tarafından sevilse de editör ve tasarımcı için oldukça meşakkatli bir iş. Bu arada ürün kredisinde yazan “editöre ait” kalıbı için krediler konusunda hayat kurtaran bir cümle diyebiliriz.

 

                                                   Vogue Japonya Çekim Kredileri

Spot

Genelde başlığın hemen altında yerini alan spotlar moda dergilerinin en sevilen ve yazım süreci en keyifli kısımlarından. Özellikle röportajlarda öne çıkarılacak cümleler ya da moda çekimlerinin ara sayfalarında stille ilgili söylenmek istenenler dergilerdeki spotların çıkış noktası. Bu yüzden 1-2 cümlede konuyu özetleyen, çarpıcı ve dikkat çekici spot yazabilmek oldukça önemli.

 

Native Advertorial

                                              Vogue Japonya- UGG Advertorial

Kısaca advertorial olarak geçen bu içerikler, markalar için belirli bir ücret karşılığında oluşturuluyor. Doğal görünmesi ve çok fazla reklam kokmaması için derginin kendi konseptine markanın ürün ve görselleriyle uyarlanan bu sayfalar bugün moda markalarının en sevdiği işbirliklerinden. Özellikle moda çekimi şeklinde gerçekleştirilen başarılı advertorial çekimleri diğer sayfalarla kıyaslandığında okuyucuya çok daha doğal görünüyor. Ayrıca bu sayfaların ücret karşılığında yapılması bu içerikleri PR çalışmalarından ayıran en önemli özelliklerden biri.

 

Edit

Editleme, editing, redaksiyon, kontrol, proofreading... Bu kelimeleri çoğaltmak mümkün. Dergi baskıya gitmeden önce yapılan son okuma için bir derginin çıkışında en fazla konsantrasyon gerektiren kısım diyebiliriz. Bu aşamada bütün iş editörlerde. Kendi konularını kontrol ederek teslim etmenin yanı sıra tüm dergi sayfalarını baştan sona dikkatlice okumak şart! Burada algıdaki yanılsama ihtimallerini düşünecek olursak birden fazla kişinin okuması oldukça önemli.

Edito

                                Harper's Bazaar- Edito

Derginin Genel Yayın Yönetmeni tarafından yazılan “edito”ların yeni sayıyı özetleyen en samimi yazı olduğunu söyleyebiliriz. Okuyucuya o sayıda nelerle karşılaşacağının anlatıldığı edito yazısında editörün seçimi tarzı öneriler de karşımıza çıkabiliyor. Editolar genelde dergilerin başında olsa da bu yazıda kapanış görevini üstleniyor.

“Moda Terimleri” serisinin bir diğer yazısında görüşmek üzere...

Devamını Okuyun
blog, eda binark yazıları Eda Binark blog, eda binark yazıları Eda Binark

Koza Genç Tasarımcılar Yarışması

Koza Genç Tasarımcılar Yarışması'nın 24.cüsü gerçekleşti

Koza Genç Tasarımcılar yarışması, Türkiye’de yolu moda tasarımından geçen herkesin mutlaka duyduğu, sektöre yetenekli tasarımcı adaylarını tanıtan bir yarışmadır. Geçtiğimiz günlerde 24.sü yapılan yarışmayı izleyip, Türkiye’de ne kadar da gelecek vaadeden tasarımcı var deme şansımız oldu. Koza Genç Tasarımcılar yarışması, yıllardır İHKİB(İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) tarafından destekleniyor ve sektörde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük önem taşıyor. 

Yarışma jürisinde çıkış yapmak isteyen bir tasarımcıyı gerçekten etkileyecek isimler var. Ece Sükan, Mehtap Elaidi ve Hakan Yıldırım tarafından değerlendirilmek bir sürü tasarımcı adayı için çok büyük bir şans. İlk 3 finaliste para ödülü, Moda Tasarımcılar derneğine kaydolmak gibi fırsatlar sunulurken, 1.ye ise 1 sene yurtdışında moda tasarım bursu veriliyor. Yarışma sırasında önümüzdeki sene 25. yıl olacağı için özel ve sürprizlerle dolu bir yıl olacağı vurgulandı. Seneye katılıcak adaylar için rekabet her zamankinden de zorlu olacağa benziyor!

10 finalistin kuşkusuz hepsi de gerçekten yetenekliydi ve tasarıma duydukları tutku çok belirgindi ama kişisel olarak favorilerimi sıralamam gerekirse 2. seçilen Gökhan Yavaş’ın ‘#instaplastic’ adlı abartıya ve plastik hayatlara vurgu yaptığı koleksiyonu bunlardan biriydi. 

                                                     Gökhan Yavaş

İlk 3 arasına girememesine rağmen ‘Mülteciler’ isimli, kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kadınları yansıttığı koleksiyonu ile Kübra Akgünlü de başarılıydı. Özellikle de koleksiyonun ilham kaynağını öğrendikten sonra, tasarımları bana daha da anlamlı ve derin gelmeye başladı.

                                                                   Kübra Akgünlü

Serhun Yılmazgüç ise ‘Cadı’ adlı koleksiyonuyla gelecek vaadeden isimlerden biri olduğunu gösterdi. 

                                                                  Serhun Yılmazgüç

Yarışmanın 3.sü Müge Aras koleksiyonunda güzel bir füzyon örneği sergiledi. Geleneksel Japon kıyafetlerinden ilham alıp Batı kültürüyle harmanladığı koleksiyonu 3. olurken; büyük bir çoğunluğun favorisi olan Tuğçe Demiran ise ‘ The Skin I Live In’ adlı koleksiyonuyla birinciliği aldı. Tüm finalistlerin hepsi göze çarpsa da, Tuğçe gerçekten birinciliği hakeden isim olduğunu kontrast renk ve materyalleri ve sıradışı silüetleri birlikte kullanarak ıspatladı. Tasarımlarının ilham noktasının Pedro Almodovar’ın ‘The skin I live in’ adlı filminden çıkış yaptığını anlatan Tuğçe, filmin gerilim dolu dünyasını koleksiyonuna başarılı bir şekilde adapte etmiş. 

                                                                    Tuğçe Demiran

Aslında Koza’nın en önemli katkısı belki de bizlere Türkiye’nin tasarım anlamında gerçekten de yetenekli gençlere sahip olduğunu göstermesi oluyor. Eğer yetenek, doğru eğitim ve olanaklarla buluşursa, ülkemizden daha fazla uluslararası platformlarda boy gösterebilecek tasarımcı çıkacağından eminiz. 

Devamını Okuyun
blog, zeynep ilkay yazıları Zeynep İlkay blog, zeynep ilkay yazıları Zeynep İlkay

Zorlukları ve Güzellikleriyle "Moda Editörü" Olmak

Her mesleğin kendine göre güzellikleri ve zorlukları var. Son zamanların favori mesleklerinden biri haline gelen “moda editörlüğü”nü artıları ve eksileriyle incelemeye ne dersiniz? 

Her mesleğin kendine göre güzellikleri ve zorlukları var. Ancak mesleğinizin isminde “moda” kelimesi geçiyorsa sizin işinizin biraz daha keyifli olduğunu söyleyebiliriz. Son zamanların favori mesleklerinden biri haline gelen “moda editörlüğü”nü artıları ve eksileriyle incelemeye ne dersiniz? 

Önce güzel şeylerden bahsedelim...


Yeni Yer Keşifleri
Stüdyolar bir yana, dış çekimlerinin yeri bir başka, özellikle de yurtdışında gerçekleşenlerin. Bir düşünsenize hanginiz işiniz için yepyeni yerler keşfetmek istemez?

Modayı Yakından Takip Etme Kolaylığı
Modaya ilginiz “modayı takip ediyorum” cümlesinden daha ileriyse bu iş tam size göre! Herkesin katılamayacağı seminerler, moda haftaları gibi etkinliklere katılmanın yanı sıra çok özel dergi ve moda kitapları da bu meslektekiler için çok daha ulaşılabilir noktada. Sonuçta mesleğinizde gelişmek için takip etmeniz gereken sektör oldukça eğlenceli.


Moodboard Hazırlığı
Moda editörlüğünün en kreatif sürecine hoşgeldiniz. Yapcağınız çekimlerin stylingine karar vermenizde moodboardların rolü büyük. Size ilham veren çalışmaların ya da her şeyin yer alabileceği bu boardlarla yaratıcılığınızı beslemek gerçekten bu mesleğin en keyifli kısımlarından diyebiliriz. Hem bu sayede sürekli yeni şeyler keşfetmek de mümkün.

Yeni İnsanlarla Tanışma
Bu meslekte çevrenin önemi oldukça fazla! Ne kadar bağlantı o kadar çok tanınırlık ve o kadar çok iş demek. Bu işin keyifli tarafıysa sürekli yeni insanlarla tanışmak. İnanın çevrenizde tanıyacağınız herkes oldukça eğlenceli kişiler olabilir.

Dergilerde Yer Almak
Bu işin hem zorluğu hem de güzelliği sayılabilecek bir konu! “Moda editörü ne yapar?” diye soranlara işinizi anlatmakta zorluk çekebilirsiniz. Bu durumu güzelleştiren ise bu soruyu soranlara dergi sayfasındaki isminizi ve çekimizi göstererek cevap vermek. Dijital dünya ne kadar ilerlese de elinize dergi alıp bakmanın, sayfaları tek tek çevirmenin keyfi daima kalıcı.

Ortaya Çıkan İşin Güzelliği
İşin en haz veren bir diğer kısmı ise ortaya çıkan sonuç. Dergilerde, reklamlarda ya da bir ünlünün stilinde kendi emeğinizi görmek bu işin en özel anı. 

Öncelik Sırası
Lansmanlar ve davetlerle birçok ürüne herkesten önce sahip olma üstünlüğü hatta bazen de hediye mutluluğu işte moda editörlüğünün küçük ama etkili güzellikleri...

Sevdiğin İşi Yapmanın Mutluluğu
Moda editörü olmanın en güzel tarafı, hiç şüphesiz sevdiğiniz işi yapıyor olmak. Çünkü 7/24 hayatınızdan beslenen ve yaşamınızla içiçe geçen bu iş sevmeden yapılamaz. Ve unutmayın yapmayı sevdiğiniz şey mesleğiniz haline geldiyse şanslı kişilerden birisiniz!

Bu mesleğin de zorlukları yok değil tabii...

Zorlu Hava Şartları
Dış çekimlerde hava şartları biraz zorlayıcı olabilir. Yazın sıcakta yanarak kışın da soğukta üşüyerek geçecek bir çekim günü için kendinizi iyi hazırlayın.

Uzayan Çekim Saatleri
Bir iş ilanında “esnek çalışma saatleri maddesi” varsa mesaiyle sıkı bir ilişkiniz olabilir. Ancak bir moda editörüyseniz esnek çalışma saatleri uzun süren çekimlerin olmazsa olmazı diyebliriz. 

Son Söz Onlarda
Her ne kadar kendi çalışma tarzınız olsa da markalar ya da ünlüler için yapılan styling’lerde son söz daima onlara aittir. Burada hayat kurtaran çalışma şeklinin sırrı kendi tarzınızı karşı tarafın isteklerine göre yorumlayabilmekten geçiyor.

Ürün Toplama Aşaması
Bu kısım genelde moda editörlerinin asistanlarına aittir. Oluşturulan moodboard doğrultusunda brief’lerle mağazalara giderek doğru ürünlerin seçilmesi ve çekim alanına götürülmesi. Tabii bu süreçte mağazalarla iletişime geçilmesi de en önemli konulardan biri işte burada çevre oldukça önemli!

Uzun Süreli Asistan
Asistanlık sürecinde şartların zor olması moda editörü için sürekli yeni asistan arayışını beraberinde getiriyor. İş bitiren, sorumluluk sahibi ve dikkatli çalışan bir asistan bulduğunuzda en önemli konu sizinle uzun süre çalışmasını sağlamak oluyor.  Şunu hatırlatmak gerekir ki hiçbir iş kolay değildir, hele ilk işlerde ekstra çaba ve özveri şart!

Ödeme Şekli
Düzenli maaş beklentiniz varsa moda editörlüğü gibi meslekler için en doğru adres dergiler.  Ancak bu meslekte tek bir yere bağlı kalmak yetmez; kendinizi geliştirmek ve çevrenizi genişletmek için freelance işler oldukça önemli. Bu noktada da yaptığınız işlerin ödeme sürelerinin esnek olduğunu bilmenizde fayda var.

Ürünlerin Alındığı Şekilde Teslimi
Tasarımlarını beğendiğiniz mağazalardan sürekli ve sorunsuz bir şekilde ürün aldığınız ürünleri çekim sonrasında aynı kalitede teslim etmeniz önemli. Ayakkabı altlarının temiz kalması için kaplanmasından elbiselerin kuru temizlemeye bırakılmasına kadar tüm sorumluluk sizde!

Sektördeki Rekabet Ortamı
Her meslekte olduğu gibi moda editörleri arasında da rekabet oldukça fazla. Özellikle insan ilişkilerinin ön planda olduğu bu meslekte rekabet ortamınız sürekli değişebilir. Tabii mesleğin giderek popülerleşmesi de bu alandaki rakiplerinizin artmasındaki en önemli sebeplerden biri.

Bu zorluk ve güzelliklere daha birçok madde eklemek mümkün olsa da, modayla uğraşmanın keyfi bir başka! 

Zeynep İlkay

Devamını Okuyun
blog, zeynep ilkay yazıları Zeynep İlkay blog, zeynep ilkay yazıları Zeynep İlkay

Ne Kadar Moda Konuşabiliyorsunuz?

Bugün ne kadar iyi ve farklı tasarımlar yapıyor olursanız olun, konuşamayan bir markaysanız olmak istediğiniz yere bir türlü gelemezsiniz. Özellikle moda ve lüks markaları için moda dili diye bir gerçek olduğunu düşünecek olursak; iyi seviyede moda konuşmak şart!

Bugün ne kadar iyi ve farklı tasarımlar yapıyor olursanız olun, konuşamayan bir markaysanız olmak istediğiniz yere bir türlü gelemezsiniz. Özellikle moda ve lüks markaları için moda dili diye bir gerçek olduğunu düşünecek olursak; iyi seviyede moda konuşmak şart!

Tasarımlardan marka hikayesine kadar her detayda aynı dil bütünlüğünü sağlamak ve moda gündemini yakalayarak güncel kalmak markalar için olmazsa olmazlardan. İşte tam bu noktada ajanslar devreye giriyor. Bugün birçok marka pr, sosyal medya ve reklam konularında ajanslara bağımlı durumda. Markayı çok iyi anlayan ve beklentiyi en iyi şekilde karşılayan ajanslar, markalar için oldukça değerli hatta bulunmaz Hint kumaşı bile diyebiliriz.

 

Moda sektöründe bu durum biraz daha farklı. İyi ajansların listesi “moda dili” filtresinden geçince seçenekler oldukça azalıyor. Çok severek izlediğiniz çikolata reklamları ya da çok yaratıcı olmuş dediğiniz birçok reklamın fikir yuvası ajanslar, söz konusu moda olunca işe biraz uzak kalabiliyor.

Neyse ki bu konuda markalar ve ajanslar için de çok pratik bir çözüm var: Moda Editörleri! Yazma tutkusunu moda ile birleştiren bu kişiler markalar ve ajanslar arasında köprü görevini rahatlıkla üstlenebiliyor.

Bir marka için bünyesinde kendi editörünü bulundurmanın en büyük artısı; markayı iyi tanıyan ve hem şirket içine hem de ajanslara bu konuda destek verebilen birisi olması. Bu sayede ajanslara verilen revizelerin giderek azalacağından emin olabilirsiniz.

Ajanslar için de durum pek farklı değil, metin yazarı seçerken birlikte çalışılan markaların sektörleri oldukça önemli. Özellikle moda ve lüks markaları, ajansınızın en değerli müşterileri ise bünyenizdeki metin yazarlarının moda diline hakim olması şart! Bu konuyu çoktan gündem haline getirmiş olan, hatta ekibinin bir kısmını sadece bu tarz müşteriler için özel olarak oluşturan ajanslar da yok değil tabii. Siz de diğer ajanslar arasından sıyrılıp ilk tercih sebebi olmak istiyorsanız müşterilerinize bu tarz yöntemlerle kendilerini özel hissettirmeyi mutlaka denemelisiniz.

Türkiye’deki moda ve lüks sektöründe henüz çok yaygın olmasa da bünyelerinde kendi editörlerini bulundurmanın artıları oldukça fazla. Editörler için de yepyeni bir çalışma alanı yaratan bu pozisyon, ajans ve marka ilişkileri için çok daha verimli ve yenilikçi bir yaklaşım.

Moda konuşabilmenin öneminin giderek arttığı günümüzde moda diline hakim olmak istiyorsanız, bu konuda sözlük görevi gören kitaplar olmazsa olmazlardan. Ayrıca dergiler ve gündemi yakından takip eden ünlü markaların sosyal medya hesapları da size rehberlik etmeye hazır.

Birkaç öneri isterseniz işe bu kitaplardan başlayabilirsiniz...

 

Yazan: Zeynep İlkay

 

 

Devamını Okuyun
blog Asli Ozbek blog Asli Ozbek

Moda Sektöründe Çalışmak İstediğinizi Yakınlarınıza Açıklamanın Yolları

Ister Türkiye’de, ister başka bir yerde olsun, moda sektöründe çalışmak istediğimizi ailemize söylemek ve onların anlamalarını beklemek çoğumuz için kolay olmamıştır. Bir sonraki sefer size neden bu alanda çalışmak istediğiniz sorulursa, aşağıdaki sebepleri rahatlıkla söyleyebilirsiniz.

Ister Türkiye’de, ister başka bir yerde olsun, moda sektöründe çalışmak istediğimizi ailemize söylemek ve onların anlamalarını beklemek çoğumuz için kolay olmamıştır. “Ben moda tasarımcısı olmak istiyorum”- bu cümleyi duyan çoğu aile endişenin yanı sıra sektörü tanımadığı için kafa karışıklığı da hisseder. Sadece aileler de değil, günümüzde toplum içinde “moda gazetecisi olmak istiyorum” gibi bir cümleye verilen tepkiler mesleğin ne olduğunu anlamamaktan, işi küçümsemeye ve hatta bencilce görmeye kadar gidiyor. Bir çok kişinin kafasında materyalizm ve aşırı tüketimle özdeşleşmiş moda dünyası aslında harika ama insanlarda yanlış bir izlenim bırakmış bir sektör. Bir sonraki sefer size neden bu alanda çalışmak istediğiniz sorulursa, aşağıdaki sebepleri rahatlıkla söyleyebilirsiniz.

 

“Ne de olsa herkesin kıyafete ihtiyacı vardır”

İnsanların moda sektörünü ciddiye almazken yaptıkları en büyük hata her insanın giyinmeye ihtiyacı olduğu gerçeğini unutmasıdır. Hangi etnik kökenden ve toplumdan gelirse gelsin dünya üzerindekiinsanın hepsinin giyindiği gerçeği bu sektörün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

 

“ Moda sanattır”

Moda için bir çeşit ticari sanat demek hiç yanlış olmaz ama bildiğimiz sanat gibi müze ve galerilerde sergilenmek yerine, günlük hayatta, sokakta kendi üstümüzde sergileniyor. Moda da tıpkı sanatın diğer branşları gibi tasarımcının ve giyenin yaratıcılığını gösterir ve tıpkı ressamlar, müzisyenler gibi tasarımcılar için de kıyafetleri kendilerini ifade etmenin bir yoludur.

 

” Moda sayesinde kendimi yetenekli hissediyorum”

Çevreniz moda tasarımı konusundaki kariyer hedefinizi ne kadar yanlış anlarsa anlasın, pantolonlarının dikişi açıldığında veya kol düğmeleri koptuğunda arayacakları ilk kişinin siz olması kaçınılmaz.  Evet, dikiş konusundaki yeteneklerimizle bazen günü kurtarabiliyoruz. 

 

“Moda endüstrisi aslında sandığınızdan çok daha etik”

Moda dünyası her ne kadar materyalist ve tüketim çılgınlığı olarak sanılsa da, sektördeki önemli bir grup bu imajı yıkmak için uğraş veriyor. Tüketicilerin ve firmaların gittikçe bilinçlenmesiylesürdürülebilir moda ve daha az tüketmek gibi kavramlar günümüzde sektördeki bir çok kişi için olmazsa olmazlar.

 

“Moda toplumsal ve tarihsel olayların yansımasıdır”

Moda dünyasını küçümseyenlerin yaptığı diğer büyük hatalardan biri de moda’nın aslında dönemin aynası olduğudur.  Sosyo- ekonomik çevrede yaşanan her olayın kıyafetlerimize etki etmesi ve bir dönemi kıyafetlerine bakarak ayırt edebilmemiz bunun kanıtıdır. Ister Rönesans dönemi, ister punk’ın ilk çıktığı zamanlar olsun, sadece kıyafetlere bakarak dönemi söyleyebiliriz.

 

”…çünkü moda beni mutlu ediyor"

Çocukluğumuzdan beri duyduğumuz ‘çünkü beni mutlu ediyor’ sözleri aslında bir konuda neden devam etmemiz gerektiğini gösteren en önemli gerekçe. Seçtiğimiz meslek, hayatımızın çok büyük bir kısmını kaplayacağı için neden mutlu olduğumuz konuya yönelmeyelim ki? - ve eğer bizi de mutlu eden moda ise neden denemeyelim?

Bu yazı bir çeviridir yazının orjinali için aşağıdaki linke tıklayınız:

How to tell your loved ones you want to work in fashion (and have them understand why)

"I want to be a fashion designer." Cue: quizzical glances and worried expressions from all angles of the dining room. Dad takes a large gulp of his wine. At the other end of the dinner table, Grandma's probably just choked on hers.

 

 

Devamını Okuyun