Fashion Institute Of Technology New York - FIT
New York'un ünlü okullarından Fashion Institute Of Technology FIT, moda ve tekstil tasarımından, sanat ve prodüksiyon yönetimine çok farklı alanlarda eğitim veriyor. Endüstri ilişkileri ve yaratıcılık ile yönetimi birleştiren programları ile öne çıkan okul, Business of Fashion sıralamasında 6. sırada.
Advertising and Marketing Communications
Art History and Museum Professions
Computer Animation and Interactive Media
Cosmetics and Fragrance Marketing
Direct and Interactive Marketing
International Trade and Marketing for the Fashion Industries
Production Management: Fashion and Related Industries
Technical DesignTextile Development and MarketingTextile/Surface Design
Central Saint Martins
[su_spacer]Londra'nın ünlü moda okulu Central St Martins moda sektörüne yön vermiş ve vermeye devam eden birçok önemli ismi yetiştiren okul olarak tanınır. BOF tarafından yapılan “En İyi Moda Okulları 2016” araştırmasında en iyi lisans ve yüksel lisans programına sahip okul seçilen Central St Martins eğitim programlarını 9 farklı disiplin çerçevesinde tasarlamış. Sanat, seramik ve endüstriyel tasarım, kültür ve organizasyon, drama ve performans, moda, grafik tasarım, aksesuar ve tekstil gibi alanlarda eğitim alınabilecek okulda lisans, yüksek lisans, kısa kurslar ve uzaktan eğitim olmak üzere bir sürü seçenek mevcut.

Saint Martins'in yıl sonu defilesi birçok ünlü tasarımcının keşfedildiği yer olmuştur. Bu nedenle Saint Martins sektöre yakınlığı ile bilinen bir okuldur.Alexander McQueen de modelistlik dersi vermek için bu okula başvurduğunda yeteneğini keşfeden bir hoca sayesinde burslu olarak tasarım okumaya başlamış, 1992'de okuldan mezun olmuştu.
Parsons Fashion, Art and Design School In New York
Paris'te İki Müze Gezisi: Musee Yves Saint Laurent, Musee des Arts Decoratifs
[su_spacer]Küçük ama etkileyici, Paris’te 2017 yılında açılan YSL müzesi için en doğru kelimeler bunlar olur. Şu an müze olarak kullanılan bina, 1974 - 2002 yılları arasında Yves Saint Laurent Haute Couture evinin atölyesiydi.Müzeyi ziyaret etmeden önce beklentilerinizi gözden geçirmenizde fayda var. Yves’in bugüne kadar tasarladığı ikonik parçaları tek tek inceleyeceğinizi zannediyorsanız, maalesef yanılıyorsunuz. Fakat bu müzenin yetersiz olduğu anlamına gelmiyor. Müze, markanın ikonik tasarımlarından ziyade yaratıcı tasarım süreci üzerinde duruyor. İlk katta markanın mini bir tarihçesi ve Yves’in çizimleri ile kıyafet/ ayakkabı/aksesuar kalıpları yer alıyor.[su_spacer][su_custom_gallery source="media: 16358,16363" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Moda tasarım öğrencilerinin hayatlarının vazgeçilmez bir parçası olan ‘toile’ ise müzede önemli bir yer oluşturuyor. ‘Toile’ tasarımın esas kumaşla dikilmeden önce amerikan bezi veya benzeri bir kumaş ile yapılan prototipi. ‘Toile’ daki amaç kıyafetin dikişi, kesimi ve fittinginde bir sorun var mı diye kontrol etmek. Bu sayede kullanacağınız esas kumaşı boşa harcamadan fitting yapabiliyorsunuz. Müzedekiler görebileceğimiz en etkileyici toile örneklerinden; çoğu parçaya düğmeler, süslemeler bile eklenmiş. Günümüzde fast-fashion’da yer almayan toile çalışması lüks moda evlerinde hala devam etmekte.[su_custom_gallery source="media: 16370,16362" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Müzenin üst katı ise tüm ilginin yoğunlaştığı yere açılıyor- Yves Saint Laurent’in atölyesine. Yves’in atölyesi saatlerinizi geçirmek isteyeceğiniz bir yer. Gerçek bir tasarımcı sığınağı. Çeşit çeşit kumaşlar, kitaplar, çizimler, incik boncuk, ilham veren objeler… Odadaki herşeyi tek tek inceleyesiniz geliyor; stüdyodayken adeta YSL'nin zihninin içine giriyorsunuz.Yves’in yaratıcılığını ve tasarım/üretim sürecini öğrenebileceğiniz müzede sınırlı sayıda da olsa ikonik tasarımlar sergileniyor. Bunlardan en dikkat çekeni 1988 yılında Van Gogh’u anmak için tasarladığı ayçiçekleri ceketi.
Shocking! The Surreal World of Elsa Schiaparelli
Paris’te bulunan Musee des Arts Decoratifs, moda sergileri açısından gerçek bir vaha. 2017 yılında Dior sergisini ziyaret ettiğim bu müze, 10 Temmuz- 22 Ocak 2023 tarihleri arasında moda dünyasının sıradışı bir ismine ev sahipliği yapıyor- ‘Shocking! The Surreal World of Elsa Schiaparelli’. Sergi, 1930’lu yıllara sürrealist kimliğiyle damgasını vuran Elsa Schiaparelli’nin bugüne kadar yapılan en büyük retrospektifi.[su_custom_gallery source="media: 16369,16355" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"] Sergiye sadece Elsa Schiaparelli’nin tasarımları olarak bakmak yanlış olur; Elsa’nın içinde bulunduğu dönem, ilham kaynakları ve sürrealizm akımı detaylı olarak işleniyor. Sürrealizm Picasso, Salvador Dali, Man Ray, Jean Cocteau, Marcel Duchamp gibi dönemin çağdaşlarının bakış açısıyla inceleniyor. Andre Breton’un sürrealizm manifestosu, Dali ve Picasso’nun tabloları ve dönemin sürrealist fotoğrafçılarının çalışmalarıyla sergi alışılagelen bir moda sergisinin dışına çıkarak bir akıma tanıklık ediyor. Ne de olsa Elsa’yı anlamamız için önce dönemin içinde bulunduğu atmosferi anlamamız gerekiyor.[su_spacer][su_custom_gallery source="media: 16374,16357" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"] Sol- Picasso’nun bu tablosundaki ceket Elsa Schiaparelli tasarımıdır.Sağ- Dali’nin sürrealizm akımını benimsediği resim sanatı dışındaki çalışmalarından biriItalyan kökenli olan Elsa, Paris’e 1920’li yıllarda geldiğinde sıradışı şeyler yapmak hali hazırda zihninde var. Dönemin ünlü tasarımcılarından ve arkadaşı olan Paul Poiret’nin de desteğiyle ilk dönemleri kendi tasarımlarını freelance modaevlerine satmasıyla başlar. Elsa’nın dönüm noktası ise 1927 yılında kendi adını taşıyan moda evini kurmasıdır, böylece kendi vizyonunu daha rahat bir şekilde şekillendirebilecektir. Elsa için her koleksiyonunun bir teması var; zodyak koleksiyonu, sirk koleksiyonu, kelebek koleksiyonu gibi.[su_custom_gallery source="media: 16364,16372" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Sol -Kelebek koleksiyonuSağ- Sirk koleksiyonuSergiye ismini veren ‘Shocking Pink’ ise 1930’larda Elsa’nın aynı adlı parfümüyle birlikte ortaya çıkıyor. Elsa’nın tanımlamasıyla shocking pink canlı, imkansız, cüretkar, göz alıcı ve hayat verici bir renk. Moda tarihinin ikonik elbiselerinden Salvador Dali ile işbirliği yaptığı The Lobster Dress ve The Tears Dress de sergide yerini alan parçalardan.[su_custom_gallery source="media: 16371,16356" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Sergide Elsa tasarımlı kıyafetler kadar pek çok farklı aksesuar ve obje de var. Elsa ve Dali imzalı tırnaklı eldivenler, çılgın düğmeler, birbirinden yaratıcı parfüm şişeleri ve 2022 yılında bile görenleri şaşırtmayı başaran sıradışı küpeler.[su_custom_gallery source="media: 16367,16373" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Sol-Elsa ve Salvador Dali işbirliğinin parçası olan eldivenler.Sağ- Elsa tasarımı küpelerSergiyi gezerken Elsa’nın zamanın ne kadar ötesinde olduğunu ve tasarımcı kimliğinin ötesinde sanatçı kimliği taşıdığını farkediyorsunuz. 2015 yılında tekrardan canlandırılan Elsa Schiaparelli markasının ( Ölü markaları canlandırmak yazısına göz atın) güncel tasarımları da sergide yer alıyor. Ayrı bir sergi odası açmak yerine eski koleksiyonların içine serpiştirilen güncel tasarımlar sergiyle ahenk içinde; hiçbir parça öbüründen sırıtmıyor; bu da markanın geçmişiyle ne kadar uyum içinde olduğunu gözler önüne seriyor.[su_custom_gallery source="media: 16368,16375" limit="4" target="blank" width="370" height="530" title="never"]Sol -Markanın güncel tasarımları arasında belki de en ikoniklerinden 2021 yılında Bella Hadid tarafından Cannes Film festivalinde giyilen parça da sergide.Paris’e yolunuz düşerse mutlaka Musee des Arts Decoratifs’te Ocak 2023’e kadar devam eden Shocking! Elsa Schiaparelli'nin Sürrealist Dünyası sergisini ziyaret edin.
Koltuğunuzda Otururken Ziyaret Edebileceğiniz 7 Moda Sergisi
Her sene dünyanın dört bir yanında önemli müzelerde açılan moda sergilerinin haberini alır ve seyahat etme isteğiyle yanıp tutuşuruz. Pandeminin başlangıcının ardından tüm dünyada müzelerin kapılarını kapatmasıyla, bu heyecanımız kursağımızda kaldı ama imdadımıza dijitalleşme ve Google yetişti. Evlerimizde kalmaya devam ettiğimiz bu dönemde sadece tıklayarak müze gezmiş kadar olacağımız çevrim içi kaynakların sayısı oldukça fazla. İşte koltuğunuzda otururken ziyaret edebileceğiniz 7 moda sergisini sizin için listeledik.
Valentino Garavani Müzesi
Valentino Garavani, dijital sergi düzenlemek konusunda gerçek bir öncü, nitekim ilk dijital müzesini 9 yıl önce hayata geçirmiş. Bu müze hala ziyarete açık, sitenin adresine tıkladığınızda sizden bir form doldurmanız ve bir uygulama indirmeniz bekleniyor. Ardından 60'lı yıllardan bugüne uzanan zengin bir arşivi evinizin konforunda keşfetmeniz mümkün.https://www.youtube.com/watch?v=MT0BWeLpe78&t=4sValentino Garavani Müzesi için tıklayın.
Fondazione Gianfranco Ferré
Ünlü İtalyan tasarımcı Gianfranco Ferré'nin markası artık moda dünyasında yer almıyor ama ismi kendi adıyla kurulan dernek tarafından yaşatılıyor. Aslen mimar olan Ferré, mimari geçmişini moda estetiğine de yansıtarak özellikle heykelsi beyaz gömlekleriyle öne çıkmıştı. Gianfranco Ferré ayrıca 1989 yılında Christian Dior'un kreatif direktörü oldu ve uzun yıllar kendi markası ve Dior'u bir arada devam ettirdi. Gianfranco Ferré'nin arşivi, ilham kaynakları ve tasarımları şimdi Google Arts & Culture'da meraklıklarına açık tutuluyor. Mobil uygulamaları kullanarak giysileri artırılmış gerçeklikle görmeniz de mümkün.Gianfranco Ferré'nin dünyasını keşfe çıkmak için buraya tıklayın.[su_spacer]
Bellissima: Italy and High Fashion 1945 - 1968
Italyan modasının 20 yıllık tarihini anlatan Bellissima: Italy and High Fashion, Roma'nın ünlü MAXXI müzesinde 2014 yılında sergilenmişti. Sergi İtalyan modasının şekillenmesinde ve Made in Italy'nin öne çıkmasında rol oynayan ünlü italyan modacılardan seçkiler sunuyor. Bu isimlerin arasında Emilio Schuberth, Sorelle Fontana, Roberto Capucci, Mila Schön, Fendi, Pucci ve Valentino da var. Sergi, sinema, günlük giyim, kokteyl, egzotizm gibi bölümlere ayrılmış.Sergiyi çevrimiçi gezmek için buraya tıklayın.[su_spacer]
Christian Dior: Designer of Dreams
İlk olarak 2017 yılında Paris'te Musée des Arts Décoratifs del Louvre'da sergilenen Christian Dior: Designer of dreams sergisi, 2019 yılında da Londra'da Victoria & Albert Müzesinde sergilendi ve ziyaret rekorları kırdı. Şimdi bu sergi Youtube'da herkese açık!Moda meraklıları, sergi küratörleri Florence Müller and Olivier Gabet eşliğinde sergiyi kahvelerini yudumlarken ziyaret edebilir.https://www.youtube.com/watch?v=FLWDWzMrkBE&feature=emb_logo
[su_spacer]
The Crown & Queen's Gambit
Netflix'de kostüm tasarımlarıyla öne çıkan iki dizi The Crown ve Queen's Gambit'i merakla izlediyseniz size çok iyi bir haberimiz var. Bu dizilerin kostüm tasarımcıları Amy Roberts ve Gabriele Binder'in seçtikleri giysiler ve objeler, Brooklyn Müzesi tarafından çevrimiçi ziyarete açılmış. Müzenin moda küratörü Matthew Yokobosky ise izleyicilere kendi sesiyle eşlik ediyor.Siteye girince dizi seçiminizi yapıyorsunuz ve sırasıyla seçilmiş giysilerin detaylarına tıklıyor ve üç boyutlu fotoğraflarına bakıyorsunuz. Hatta giysilere tıkladığınızda her birinin hikayesini röportaj kısmında dinlemeniz mümkün. Burdan sonrasının sürprizini bozmayalım, tıklayın ve yaşayın.[su_spacer]
The Corset: Fashioning The Body
2000 yılında, küratörlüğünü ünlü moda tarihçisi Valerie Steele'in üstlendiği The Corset: Fashioning The Body sergisi Fashion Institute of Technology (FIT) New York müzesinde açıldı. Korse ve büstiyerlerin önce ihtiyaç, belki sosyal dayatma, ardından da moda parçası olarak kadınların hayatındaki önemli yerini anlatan sergi, Rönesans döneminden 20. yüzyıla kadar uzanan bir dönemi yansıtan seçkisini şimdi çevrimiçi ziyarete açtı. Sergiyi Google Arts & Culture'da buraya tıklayarak gezebilirsiniz.[su_spacer]
Rei Kawakubo/Comme des Garçons: Art of the In-Between
Son olarak, Japon tasarım ekolünü sevenlerin kaçırmaması gereken bir sergiden bahsetmek istiyoruz: Rei Kawakubo: Art of the in-between. Comme des Garçons'un tasarımcısı Rei Kawakubo kendi modasını ve estetiğini yaratan, moda tasarımı okumadığı için kalıplara girmeden özgürce yaratmayı da kendi imzası haline getirmiş bir tasarımcı. Kawakubo'nun koleksiyonları standartlaşmış güzellik tanımlarına ve beklentilerine baş kaldıran, her daim mesaj taşıyan ama kendini de çok ciddiye almayan koleksiyonlar. MET müzesinde 2017 senesinde yer alan bu sergi şimdi Google Arts & Culture'da ziyarete açık. Haydi tıklayın ve keşfe başlayın.https://www.youtube.com/watch?v=60yGE64Xzs4[su_spacer]Bu yazıda İtalyanca bir kaynak kullanılmıştır. Okumak için tıklayın Bu yazıyı sevdiysen aşağıdaki yazılar da ilgini çekecektir:https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/farkli-bir-gianfranco-ferre/https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/victoria-albert-muze-moda/https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/christian-dior-hayallerin-tasarimcisi/
Sürdürülebilir Moda Eğitimi Veren Okullar
[su_spacer size="30"]Sürdürülebilirlik artık moda dünyasının önemli bir parçası. On yıl önce moda tasarımı okuyan bir öğrenci, moda sektöründe yer alan bir marka ya da moda sektöründe çalışan herhangi biri, sürdürülebilirlik konusunda bilgili olmak zorunda değildi. Sürdürülebilir moda eğitimi yaygın değildi. Bu alan fazlasıyla teknik bir alan olarak görülürdü. Fakat yıl 2021 ve biz sürdürülebilirliği modadan ayrı bir kavram olarak görmeyi bırakmalı ve kariyerimize, eğitimimize ve yaşam kültürümüze sürdürülebilirliği katmalıyız.Sürdürülebilirlik alanında uzmanlaşan ve çalışan kişiler genelde mühendislik veya fen bilimleri eğitimi almış olsalar da, moda sektöründe bu alan oldukça yeni. Sürdürülebilirlik departmanları deneyim ve ihtiyaçla şekilleniyor. Moda eğitiminde sürdürülebilirliği seçmek mümkün, fakat genelde sürdürülebilirlik tasarım okuyan öğrencilerin müfredatında yer alıyor. Tamamen sürdürülebilir modaya odaklanan eğitim programları az sayıda da olsa varlar. Örnek olması ve ilham vermesi açısından bu programlardan bazılarını sizin için araştırdık. Kim bilir belki aramızda bu okulların mezunu ya da öğrencisi olanlar da vardır.
UNIVERSITY OF ARTS LONDON
University of Arts London, tasarım ve iletişim odaklı eğitim programları sunan 6 okulu kapsayan, Londra merkezli dünyaca ünlü bir üniversite. Bu okullardan biri olan Central Saint Martins'i tanımayan yoktur diye düşünüyoruz. Kabul oranı sadece yüzde 6 olan bu okul, dünyanın en ünlü moda tasarımcılarını yetiştirdi (Alexander McQueen, Stella McCartney, John Galliano, Bora Aksu bunlardan sadece birkaçı) ve yetiştirmeye devam ediyor. Londra'da bulunan Central Saint Martins, mücevher tasarımından mobilya tasarımına, çok geniş bir program yelpazesine sahip. Yüksek lisans programları ise daha da detaylı ve geniş bir program listesi sunuyor. Tüm liste için burayı tıklayın.Central Saint Martins'in yüksek lisans programları arasında bir konu dikkatimizi çekiyor: MA Material Futures,Material Futures programı disiplinlerarası bir yaklaşımla, geleceğin materyal sıkıntısını öngörebilen ve yenilikçi bakış açısıyla yeni materyaller geliştiren ve kullanan tasarımcılar yetiştirmeyi hedefliyor. Adı üstünde bu bölüm malzemeyi esas alıyor ve eğitimi bu eksende kurguluyor. Özellikle teknolojinin ve el işinin bir araya geldiği, analog ve dijital dünyaları harmanlayan ve iki yıl süren bir yüksek lisans programı.MA Textile Design ise Chelsea College of Arts bünyesinde, sürdürülebilirliği merkezine oturtan tekstil tasarımına odaklanıyor. Konuları arasında dönüşüm odaklı tasarım, etik hammadde satın alması, teknik ve bilimsel inovasyon, aktivist tasarım ve çevresel/kitlesel etki gibi moda ve tekstil sektörünün geleceğini belirleyen başlıklar var. Program 15 ay sürüyor. Yine UAL çatısı altında yer alan London College of Fashion'ın, Center for Sustainable Fashion'a ev sahipliği yaptığını belirtelim. Bu sürdürülebilir moda merkezi online kurslar sunuyor. https://www.youtube.com/watch?v=EZ_tHyvsxoI&feature=emb_logo
AMD AKADEMIE MODE & DESIGN
Hamburg merkezli AMD Akademie Mode & Design, 30 yıldan fazladır moda, tasarım, iletişim ve yönetim alanlarında eğitim veriyor ve beş farklı şehirde kampüse sahip. Lisans programları arasında Moda Tasarımı, Moda Yönetimi, Moda iletişimi gibi bölümler var. Okul, yüksek lisans olarak ise Ürün ve Perakende Yönetiminin yanı sıra Moda ve Yaratıcı Endüstrilerde Sürdürülebilirlik programını sunuyor.Programın detaylarına baktığımızda, Berlin'de olduğunu ve sürdürülebilir tasarım stratejileri, sürdürülebilir üretim ve yönetim üzerine yoğunlaştığını görüyoruz. Bölümün çok disiplinli bir yaklaşım benimsediğini ve modanın günümüzdeki ve gelecekteki sorunları çözme hassasiyeti ve bilgisi olan profesyoneller yetiştirmeyi hedeflediğini söyleyebiliriz. Yüksek lisans programıyla ilgili bilgiyi bölüm başkanından almak için tıklayın.
POLIMODA
İtalya'nın ve dünyanın önde gelen moda okullarından Polimoda, sektöre yakınlığıyla farklılaşıyor. Floransa'da bulunan ve özel bir laboratuvara da sahip olan okul özellikle sektör ihtiyaçlarına cevap vermek konusunda oldukça hızlı, aynı şekilde eğitmenlerini sektörden seçiyor ve öğrencilerine staj imkanları sunuyor.Moda şirketleri için yeni nesil sürdürülebilirlik uzmanlarını ve dönüşümsel ekonomi yöneticilerini yetiştirmeyi amaçlayan bir bölüm de Polimoda'nın Sustainable Fashion yüksek lisans programı. Özellikle 2019 yılından sonra sektörün ihtiyaç duyduğu çeşitlilik ve kapsama (diversity and inclusion) alanında çalışmak isteyenler için de program içeriği uygun.Etik moda, sistemsel düşünce, geri dönüşümlü iş modelleri, ekolojik tasarım, ileri dönüşüm, şeffaflık gibi kelimeler artık moda literatüründe yerini sağlamlaştırdı. Moda markaları da bu yönde gelişerek yeni iş alanları yaratıyorlar. Bu yüksek lisans programı moda sosyolojisi, kültürel antropoloji, kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir yönetim ve üretim gibi alanlarda ders içeriği sunuyor. Dersler Nisan ayından Aralık ayına kadar sürüyor. Bu bölümde burs olanakları da var. Bu konuda bilgi edinmek için Polimoda sitesine göz atabilirsiniz.Polimoda'da Sürdürülebilir Moda kısa kursuna gitmek de mümkün.
ACCADEMIA COSTUME MODA
Business of Fashion sitesine göre, UAL ve Polimoda gibi, dünyanın en iyi moda okulları arasında yer alan başka bir okul, Roma merkezli Accademia Costume Moda. Okul İtalyan tekstil firmaları ile işbirliği içinde, Fabrics Innovation Design diye bir yüksek lisans programı açtı. Programın amacı tekstil tasarımında inovasyon, yeni teknolojiler, materyal seçimi konusunda öncü profesyoneller yetiştirmek. Programın teknik önderliğini okulun eski mezunu ve şu anda Louis Vuitton'un kumaş geliştirme sorumlusu olarak çalışan Marco Mastroianni yapıyor. Program aynı zamanda industry project adı altında bir bitirme projesini de içeriyor.Accademia Costume Moda aynı zamanda bir yıllık Sürdürülebilir Moda yüksek lisansı programı da sunuyor.Okulun eski mezunları arasında Gucci'nin eski kreatif direktörü Frida Giannini ve şu anki kreatif direktörü Alessandro Michele de var.
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
İTÜ, tekstil mühendisliği anabilim dalı altında Yenilikçi Teknik Tekstiller adlı bir Yüksek Lisans programı açtı. Programın kontenjanı 30 kişi ve program İstanbul Tekstil Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) tarafından destekleniyor. https://www.youtube.com/watch?v=zj18ok2bI8o&feature=emb_logo
Programın sayfasından aldığımız bilgileri aşağıda bulabilirsiniz:
- Yenilikçi teknik tekstillerin farklı alanlarında ham maddeden nihai ürüne kadar yer alan tüm süreçler hakkında detaylı bilgi sahibi olan,
- Yenilikçi teknik tekstiller alanında teknolojik problemlere çözüm getirmek ve gelecekteki gelişmelere öncülük etmek için gerekli bilgi ve donanıma sahip olan,
- Yenilikçi ve özgün teknik tekstil ürünleri tasarlama, geliştirme ve son kullanım alanına bağlı olarak ürün kalitesini değerlendirme becerisi kazanmış,
- Programın sunduğu disiplinler arası perspektif sayesinde mesleklerinde rekabet avantajı yaratabilme potansiyeline sahip,
- Yenilikçi teknik tekstiller alanında güncel gelişmeleri ve çalışmalarını nicel ve nitel veriler ile destekleyerek, bilişim ve iletişim teknolojilerini kullanarak, yazılı, sözlü ve görsel olarak, kendi dilinde veya yabancı dilde aktarabilme becerisi kazanmış mezunlar yetiştirmektir.
Daha ayrıntılı bilgi için buraya tıklayın. Son olarak, eğitim hayatını kısa kurslarla devam ettirmek isteyen profesyoneller için Coursera ya da Futurelearn gibi sitelerin varlığını da hatırlatalım. Coursera'da Copenhagen Business School'dan Sustainable Fashion kursunu alabilirsiniz. Futurelearn'de ise yukarıda belirttiğimiz gibi Kering grubunun London College of Fashion ile birlikte sunduğu Fashion and Sustainability kursuna online ve ücretsiz olarak katılabilirsiniz. Ayrıca Fashion Revolution'ın websitesi çok zengin bir kaynak, buraya tıklayarak bu zengin kaynağa ulaşabilir ve kendi kendinizi eğitmeye başlayabilirsiniz.
Moda sektöründe profesyonel olarak sürdürülebilirlik alanında çalışmak isteyenler bu konuda yayın yapan dernekleri, kanaat önderlerini ve markaları takip ederek bilgi hazinelerini ve hassasiyetlerini geliştirebilirler. Moda sektörü sürdürülebilirlikle ilgili kariyer yollarını yeni yeni belirliyor dersek yanlış olmaz, o nedenle şirketler ve çalışanlar geleceğin mesleklerini birlikte şekillendirecekler.
Bu konu ilginizi çektiyse aşağıdaki yazılarımızı da mutlaka okuyun:https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/5-yil-once-varolmayan-7-moda-meslegi/https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/itu-tekstil-teknolojileri-ve-tasarimi-fakultesi/https://modakariyeri.astrodijitaldemo.com/london-college-of-fashion-moda-okumak/
Modada Sürdürülebilirlik: Moda Praksisi
Otto von Busch’un Moda Praksisi kitabı Dilara Kılıç’ın çevirisiyle Yeni İnsan Yayınevi ekoloji serisinden çıktı.
Moda Praksisi, Hannah Arendt’in görüşlerinin moda üzerine düşünülmesidir. Arendt bize, üzerinde hiç kafa yormadığımız kötülüklerin işbirlikçisi olabileceğimiz gibi rahatsız edici bir gerçekle yüzleşmemiz gerektiğini söyler. Aynı zamanda dünyayı olduğu gibi yani kötülük ve acılardan rahat yüzü görmemiş haliyle sevmemizi ister. Etik moda anlayışı da Arendt’in bu görüşleri üzerinden, politika ve modanın temel bazı güçlerini ve ortak yanlarını anlamamız için çalışmaktadır.
Dünyamızın sonu, ona yalnızca tek bir açıdan bakıldığında ve kendisine sadece tek bir perspektiften bakmaya kapı açtığımızda gelmiş demektir. Hannah Arendt
İnsanların tek tip giyinmesine ve eskimeyen giysileri çöpe atmasına sebep olan; görünmeyen yüzünde mültecileri, çocukları ve negatif ayrımcılığa uğrayanları izbe mekanlarda, sosyal güvenceden yoksun bir şekilde aşırı saatler çalıştıran moda tiranlığı, pekala şiddet üretir. Buna karşın endüstriyel modaya küresel düzeyde alternatifler üretebiliriz. Kreatif bir geri çekiliş, reddetme, cesaret, kendi dağıtım ağlarını kurma, paralel üretim, ileri dönüşüm, yeni tüketim modelleri oluşturmak, yavaş moda ve benzeri yollarla neler yapılabileceğine dair küçük ama dönüştürücü bir perspektif yaratabiliriz.
Korkutucu derecede şiddet içeren eylemleri daha derin düşünmek, bize çözümlerin anahtarını da verebilir. İşte bu kitabı çok özel yapan şey, moda üzerine çalışan bir dizi düşünürün, “günlük alışkanlıklarımızın karmaşası içinde görünmez olanın” üzerindeki sıvayı kazımalarıdır.
Endüstriyel moda, kadınların hiç bir zaman yeterli olmadığını ve endüstri tarafından oluşturulan standartlara göre her zaman kendini geliştirmesi gerektiğini dikte eder.
Jennifer Nelson
Moda Praksisi, Yeni İnsan Yayınevi'nin sürdürülebilir moda serisinin 3 kitabından biri. Bu kitabı 31 Aralık tarihine kadar yeniinsanyayınevi.com üzerinden modakariyeri2021 indirim kodunu kullanarak, size özel bir indirimle alabilirsiniz.
Bu yazı yayınevi tarafından yazılmış ve paylaşılmıştır.
Victoria & Albert Müzesinden Yeni Sergi: Bags Inside Out
Normalde vazgeçemeyeceğimiz bir aksesuar olan çanta, 2020'de pek gün yüzü göremedi. Pandeminin tüm dünyayı etkisi altına alması, seyahatlerin durması, evden çalışma sisteminin gelmesi ve tüm bunlara dışarı çıkma kısıtlamalarının eklenmesiyle birlikte, çantalar bu senenin çoğunu dolaplarımızda geçirdiler. Neyse ki ünlü Victoria & Albert müzesi "Bags inside out" sergisiyle çantaları yine spot ışıklarının altına taşıdı.Pandeminin Milano'da ilk sokağa çıkma yasaklarına neden olduğu Mart ayında, işten dönüp her zamanki köşesine bıraktığım çantam yaklaşık 1 ay boyunca hareketsiz kalmıştı. Market alışverişlerimi yaparken yanıma cüzdan, telefon ve jel almam gerekiyordu ve bunun için minicik bir askılı çanta yeterliydi. Hatta bir noktada her şeyi ceplerime sıkıştırıp çantasız çıkmaya başladım. Tüm bunlar olurken, bir ay kadar bıraktığım yerde duran çantamı sonunda boşaltıp bir dolaba kaldırdığımı hatırlıyorum, çünkü daha uzun süre gezemeyeceğim gerçeğiyle sonunda yüzleşmiştim.İşte hepimizin vazgeçilmezi olan çanta, bu sene böyle bir zorlu sınavdan geçti. Acaba, çantalar hala gerekli miydi? Çantanın geleceği ne olacaktı?
Bags Inside Out: İçiyle Dışıyla Çantalar

Dünyanın Farklı Şehirlerinden Gezilmesi Gereken 10 Moda Müzesi
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]Dünyanın farklı yerlerinde yer alan moda müzeleri ile markalar tarafından açılan müzeleri ayırdetmek önemli. Bu yazıda biz moda müzelerini ele alıyoruz ve dünyanın farklı şehirlerinden gezilmesi gereken 10 moda müzesini listeliyoruz.Moda müzeciliği kavramı müzecilik tarihine kıyasla oldukça yeni sayılabilir. Bu yazıya öncelikle küçük bir ayrım yaparak başlıyorum. Müzelerde modanın yeri genel bir bakışla ikiye ayrılabilir, "Kostüm" ve "Moda". Müzelerde kostüm (yani kişilerin belirli bir dönemde giydikleri ve o dönemin özelliklerini yansıtan giysiler) tarihi, ilk giysinin bir müzeye dönemin tanığı olarak kabul edilmesiyle başlar. Bu önemli bir dönüm noktasıdır çünkü giysileri "müzede sergilenebilir" statüsüne koyar. Her ne kadar öncesinde de giysiler toplanmaya başlansa da moda tarihçileri bu dönemi 1930'lar olarak belirliyor.
Müzelerde Çağdaş Moda
1960'larda başlayan 1990'lara kadar devam eden dönemde müzelere çağdaş modanın girdiğini söyleyebiliriz. Bunun anlamı müzelerin modayı popüler kültürün bir simgesi olarak görerek, onu koleksiyonlarına dönemin tasarım ve kültür temsilcisi olarak katmasıdır.Bugün bile tartışılan konu modanın müzelerdeki yeridir. Kimileri modanın müzelere sadece ticari kaygılarla girdiğini iddia ederken, bazıları da modanın müzelerde olması gerektiğini çünkü tarihi incelemek için giysilerin önemli olduğunu savunur. Dünya çapında müzelere yapılan devlet yardımlarının azalması elbette daha ticari işlerin yapılmasına neden olabilir, fakat yadsınamayacak bir gerçek var, o da modanın geniş kitlelere hitap ederek, keyifli ve basit bir dönemsel analiz imkanı vermesi.
1. The Metropolitan Museum Of Art - New York
Metropolitan Museum of Art'ın (nam-ı diğer MET) kostüm koleksiyonunun temelleri, sosyal sorumluluk projelerinde çalışmayı seven varlıklı iki kız kardeşin bir mahalle tiyatrosu kurmasıyla atıldı. 1915'de Neighborhood Playhouse adı altında Manhattan'da kurulan bu tiyatro için tasarlanan kostüm koleksiyonu 1927'de kız kardeşlerin ünlü bir aktörün kızı olan Aline Berstein ile ortak olması ile daha da büyür. Öyle ki kostüm tarihine olan ilgileri dikkat çeker ve ilk geçici sergilerini 1937'de Rockefeller Center'da yaparlar.MET müzesinin hikayesi, aslında bu sergilerin Amerikan moda endüstrisine ne kadar faydalı olduğunun anlaşılmasıyla ivme kazanır. Her sergide seyirci sayısı hızla artarken, Rockefeller Center'da sektörel konuşmalar ve eğitimler düzenlenmeye başlanır. Bu dönemde müze Museum of Costume Art olarak var olur. Ardından müze Metropolitan Museum of Art ile birleşecektir. Moda müzeciliğinin ilk örneklerinden olan bu müze, Amerikan ekonomisi için savaş döneminde kendi tasarımlarını yaratmak ve tasarımcılarına ilham vermek için kullanılan bir güce dönüşmüştü. Ardından dönemin ünlü modacı ve editörlerinin de desteğiyle bugünkü önemli yerine kavuştu.Manus x Machina - Fashion in the edge of technology[embed]https://www.youtube.com/watch?v=yPWp9nkLhmA[/embed] Her yıl beklenen şaşalı Met Gala"nın ilki, müze için bağış toplamak amacıyla Eleonor Lambert tarafından başlatılmıştı. Lambert Amerikan tasarımının sıkı bir savunucusuydu. Modanın bir sanat formu olduğuna inancı sonsuzdu. Onun ardından müze eski Vogue editörlerinden Diana Vreeland'in kreatif danışmanlık yaptığı 70'li yıllarda en şaşalı dönemini yaşadı. Bu dönemde moda çekimlerine aşina olan Vreeland'in sergilere getirdiği dramatik yaratıcılık müzeye olan ilgiyi artırdı. Yazdığı yaklaşık 20 moda tarihi kitabıyla sektörün en önemli araştırmacı ve küratörlerinden olan Harold Koda da Met'in eski Baş Küratörlerinden.MET dijital arşivlerinden yaklaşık 375.000 fotoğrafı kullanıma açtı. Çevrimiçi kütüphanesi de müzenin kendisi gibi zengin bir kaynak. Bir göz atmanızı öneririm.Her yıl moda meraklıları tarafından ilgiyle beklenen senenin sergileri her zaman şaşırtıcı ve öncü olmuştur. 2011'de gerçekleşen Alexander McQueen sergisinin çektiği seyirci sayısının 660.000 olduğunu yazarak ikinci müzemize geçelim.metmuseum.org
2. Victoria and Albert Museum - Londra
1852 yılında kurulan ve bugün dünyanın en büyük dekoratif sanatlar koleksiyonuna sahip olan müze (yaklaşık 4.5 Milyon obje) adını Kraliçe Victoria ve Prens Albert'ten alıyor. Müze seramikten, mücevhere, heykelden baskıya, cam işlerinden metal işlerine, aklınıza gelebilecek her türlü dekoratif alanda parçalara sahip. Müzede tekstil ve modanın da kapsamı oldukça geniş. İlk olarak 1913'te sergilenmeye başlanan kostümler, dönemin üç ünlü ressamının çizim yaparken referans olarak kullandıkları kostüm koleksiyonlarını bağışlamaları sayesinde müzeye ulaştı. 1960 ve 70'li yıllarda, modanın müzelerde rol çalması ile V&A bu koleksiyonlara daha fazla yer vermeye başladı. 1971'de ilk moda sergisi "Fashion, an Antology by Cecil Beaton" açıldı. Serginin küratörü unutulmaz İngiliz fotoğrafçı Cecil Beaton'dı.İngiliz tekstil endüstrisinin ve moda tarihinin bir numaralı temsilcisi olan V&A her daim gezilebilecek kalıcı koleksiyonu dışında müze severlere düzenli olarak heyecan verici yeni sergiler sunuyor. Şu sıralarda Bags Inside Out sergisini gezebilirsiniz.www.vam.ac.uk
3. Palais/ Musee Galliera - Paris
Paris'in moda müzesi olarak bilinen Palais Galliera'nın temelleri 1920 yılında Moda ve Kostüm Tarihi Birliği'nin 2000 parçalık bir kostüm koleksiyonunu Paris şehrine bağışlamasıyla atıldı. Şehir yönetimi bu koleksiyonu Paris'in şehir müzesi olarak da bilinen Musée Carnavalet'ye bağışladı. O dönemde koleksiyon şehir müzelerinde kendine ait bir bölüm bulamamıştı.İkinci dünya savaşının ardından moda endüstrisini tekrar ayağa kaldırmaya çalışan Paris şehri, kostüm müzeciliğinin etkisini farketti. Sergiler dolup taşıyor, sürekli yeni giysiler müzeye bağışlanıyordu. Bunun üzerine koleksiyona daha büyük alanlar verildi fakat müze ancak 1977 yılında şu anki mekanı olan Palais Galliera'ya yerleşebilecek ve Paris'in Moda ve Kostüm Müzesi lakabını alacaktı.Paris gibi bir şehirde modayı solumak oldukça kolay olsa da, Palais Galliera'nın sadece moda tarihine adanan atmosferinin cazibesi bir başkadır. Bir dönem renovasyon için kapalı kalan ardından kapılarını 2013'te açan müze sadece geçici sergiler düzenliyor. Bunların en önemlilerinden biri müzenin ilk retrospektif sergisi olan Alaia sergisiydi. Müzenin direktörü Olivier Saillard çok önemli bir isim. Onu Tilda Swinton ile düzenlediği "The impossible wardrobe" gösterisinden hatırlayabilirsiniz.http://www.palaisgalliera.paris.fr/en
Bir moda müzesine herkes özgürce girebilir. Bu kadar başarılı olmamızın sırrı da bu olmalı.Olivier Saillard
4. Momu - Antwerp
Diğer müzelere göre çok daha genç olan Momu (Mode Museum in Antwerp) 2002 yılında açıldı. Çağdaş moda ekseninde düzenlediği sergilerle tanınan Momu'nun koleksiyonu 25.000 parçadan oluşuyor. Sergiler bir tasarımcının vizyonu çerçevesinde ya da bir moda teması üzerinden oluşabiliyor. Momu'nun iddialı olduğu konu tasarım sürecini 360 derece ele almak ve bir fikri tasarımcının ilham alanlarından, üretim yaklaşımına kadar incelemek. Ayrıca binası eski bir departman mağazası olan müze, bu özelliğini koruyarak sergileri bir görsel düzenlemeci bakışıyla hazırlıyor. Hatta müze küratörleri yerine moda sektöründen gelen profesyonellerle çalışması onu ayrıştırıyor. Modanın avangard kenti Antwerp'in gözdesi olan bu müzede Mart ayından itibaren Belçikalı tasarımcı Martin Margiela'nın Hermes'teki yıllarını konu alan bir sergi olacak. Söylemeden geçmeyelim, müzenin ilk direktörü, temsilcisi olduğumuz moda okulu Polimoda'nın baş danışmanı Linda Loppa idi.www.momu.be
5. Museum at FIT - New York
"New York'taki en moda müze" sloganıyla karşımıza çıkan FIT bu sloganı kesinlikle hakediyor. Moda severleri nefessiz bırakan birçok sergiye imzasını atan FIT, konusunda kesinlikle bir öncü.Yılda 100.000 kişinin ziyaret ettiği bu moda müzesi 1969'da kuruldu, ilk sergisini 1975'te açtı. Ünlü moda okulu FIT tarafından kurulan müze, akademik yanının verdiği güçle moda dünyasının öncü araştırma kaynağı olmayı hedefliyor. Müzenin hem kendisi hem de direktörü ünlü. En önemli moda araştırmacılarından Valerie Steele 1997 yılında müzenin Baş Küratörü, 2003 yılında ise direktörü oldu. Müzenin özelliği sergilere hem akademik, hem eğlenceli hem de cesur yaklaşması. Yaklaşık 50.000 parçadan oluşan koleksiyonunda 18. yüzyıldan bugüne modanın en önemli isimlerinin tasarımları var.Mayıs 2017'ye kadar FIT'de "Black Fashion Designers" sergisi gezilebilir.[embed]https://www.youtube.com/watch?v=prFYr8qzPw8[/embed]https://www.fitnyc.edu/museum/
6. FIDM - Fashion Design Museum Of Los Angeles
FIDM 1969 yılında Los Angeles'ta bir moda okulu olarak kuruldu. Öğrencilerine tasarım ve ürün yönetimi alanında eğitim veren kurum bir süre sonra tasarım öğrencilerinin yeteneklerini geliştirmeleri için inceleyecek giysilere ihtiyaçları olduğunu farkederek bir müze kurmaya karar verdi. Kar amacı gütmeyen müzenin ilk koleksiyonu okul eğitmenlerinin kendi kıyafetleriydi. Ardından kurucu üyelerden gelen bağışlarla ilk koleksiyonlar oluştu. Şu anda müzenin yaklaşık 15.000 parçalık bir koleksiyonu var. Özellikle Gianni Versace'nin erkek koleksiyon arşivi en önemli hazinelerinden biri.Müzenin özelliği aynı zamanda bir eğitim kurumunu desteklemesi, bu nedenle koleksiyonları daimi ve eğitim amaçlı koleksiyonlar olarak ikiye ayrılıyor.Ayrıca Hollywood'a yakınlığı nedeniyle Oscar ödüllü filmlerin kostümlerini de sergiliyor. Bu müzede kaybolmayı kim istemez?
7. Kyoto Costume Institute - Kyoto
Japonya'nın güzel ve zarif şehri Kyoto'da yer alan KCI, çağdaş batı modasını geçmişi ve bugünü yorumlamak amacıyla kullanan, modayı sosyal, ekonomik ve toplumsal bir olgu olarak kabul eden ve onu araştırma konusu yapan bir başka değerli müze. 17. yüzyıldan başlayan, yaklaşık 12.000 parçadan oluşan koleksiyonun ilgi çekici kısmı 1000 parçadan oluşan Comme Des Garçons bağışı. Tabii ki Japonya'da yer alan bir müzenin Rei Kawakubo'ya saygı duruşunda bulunmaması beklenemezdi. Aynı zamanda müze moda severlere birçok değerli kitap kazandırdı, bunlardan biri Taschen'in ünlü iki ciltlik moda ansiklopedisi.Müzenin dijital arşivlerinde bir tur atmanız şiddetle tavsiye edilir.
8. The Fashion Museum of Bath - Bath
1963 yılında kostüm koleksiyoncusu ve akademisyen Doris Langley Moore'un koleksiyonunu bağışlaması ile temeli atılan Bath Moda Müzesi yılda yaklaşık 130.000 kişi ağırlıyor. Müze moda ve kostüm tarihi konusunda dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri. Bu müzenin diğerlerinden önemli bir farkı var, o da kurulduğu 1963 yılından bugüne, kurucusunun isteği üzerine, her sene "Yılın Giysisi (Dress of the year)"ni seçmesi.[embed]https://www.youtube.com/watch?v=Lh_gYJtkv3Y#action=share[/embed]"Yılın Giysisi" seçimi müze için artık bir gelenek haline gelmiş. Müze bu seçim için her sene konusunda uzman bir sektör profesyonelini seçiyor ve ondan senenin en etkili trendlerini temsil eden tasarımı seçmesini istiyor. Bu seçime kesinlikle karışılmıyor. Seçim yapıldıktan sonra marka giysiyi bağışlıyor ve müze onu daimi koleksiyonuna katıyor. Müze yönetiminin her sene bağımsız bir sektör profesyoneli ile çalışması, müzenin akademik yaklaşımını güncel trendlerle harmanlamasını, ve seçkileri sadece küratörlerin elinden alarak özgür bir görüş yaratmasını sağlıyor.Seçim yapanlar arasında Colin McDowell, Sarah Mower, Suzy Menkes ve Isabella Blow gibi sektörün duayen isimleri var.
9. Fashion and Textile Museum - Londra
Çağdaş moda, tekstil ve mücevher alanında önemli bir müze olan Fashion and Textile Museum, 2003 yılında tasarımcı Zhandra Rhodes tarafından kuruldu. Rhodes özellikle cesur ve renkli baskılı kumaş tasarımları ile ünlü. Freddie Mercury ve Prenses Diana için tasarımlar yaptı. Müze Londra'nın eski deri ve yan malzemeleri üretim bölgesi olan Bermondsey Street'de. Bölgenin yaratıcı ruhundan faydalanarak bugünün tasarımcılarına ilham vermeyi amaçlıyor.Müzenin instagram hesabını takip etmek de ayrıca keyifli, kumaş baskı tasarımına ne kadar önem verdiklerini hemen fark edeceksiniz. FTM'in ünlü sergilerinin arasında "The world of Anna Sui (Anna Sui'nin Dünyası)", "Jazz Age (Caz Dönemi)", "Liberty in Fashion (Modada Liberty Dönemi)" ve "A journey in the Riviera (Riviera'da bir yolculuk)" var.
10. Museo de la Moda - Santiago
Yeni dönem moda müzelerinin en ilgi çekenlerinden biri olan Santiago Moda Müzesi, Filistinli tekstil tüccarı bir aileden gelen Jorge Yarur Bascuñan tarafından açıldı. Bascuñan, ailesine ait cam evi bir moda müzesine dönüştürdü.
2007'de açılan müze genç yaşına rağmen yaklaşık 10.000 parçalık bir koleksiyona sahip. Koleksiyon özellikle 1980'lere ait "Hanedan" dizisi kostümleri ile dikkat çekiyor.
Kurucusu şu sıralar ikinci bir müze yaratmak için çalışıyor. İkinci müze, geçmişten bugüne spor tarihini moda aracılığıyla tekrar yaratmayı amaçlayan bir spor modası müzesi olacak.
Moda Müzesi Olmak
Dünyanın önde gelen 10 moda müzesini sizin için özetlemek istedim. Bu müzelerin kuruluşlarının ortak noktası ya bağışçılar tarafından hediye edilen koleksiyonlar, ya da arkalarındaki akademik yapılar. Bu müzeler giysilerin moda tarihine tanıklık ettiğine ve onlar aracılığıyla toplumu, yaşam biçimlerini, ekonomik ve sosyal gelişmeleri anlamlandırabileceğimize inanan kurumlar. Burada çalışan akademisyen ve küratörler giysileri hem birer obje olarak yorumlar, hem de o objeyi içinde bulunduğu dönemin ışığında anlamlandırır. Bu da bizi modanın tarihsel önemi olan bir olgu olduğu fikrine bir kez daha inandırır.
Türkiye
Türkiye'de de moda müzeleri görebilme umudumuzu koruyoruz. Bu konuda bir örnek, moda müzesi olarak anılması mümkün olmasa da, Sadberk Hanım Müzesi. Sadberk Hanım Müzesi Türkiye'nin ilk özel müzesi ve Vehbi Koç'un eşi Sadberk Hanım'ın kişisel koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Bu koleksiyonun içinde giysi, işleme, porselen ve takılar var. Ayrıca Söke'de bir Osmanlı Kıyafetleri Müzesi olduğunu biliyor muydunuz? Emel Aksoy'un kişisel koleksiyonundan oluşan müzeyi gezmek için Söke'nin Doğanbey Köyü'ne gitmelisiniz.Daha fazla koleksiyonun müzeye dönüşmesi ve ülkemizde kostüm tarihi ve kültürünün oluşmasına katkı sağlaması dileğiyle işte dünyanın farklı yerlerinden seçtiğim 10 moda müzesi... Gidince bize de haber vermeyi unutmayın. Kaynaklar:
- Fashion and Museums: Marie Riegels Melchior, Birgitta Svensson. Bloomsburry yayınevi.
- NY Times http://www.nytimes.com/2013/09/24/fashion/As-Popularity-Grows-So-Do-Fashion-Museums.html
- Fashion On Bookshelves www.fashiononbookshelves.com
Akademisyen ve Editör Şölen Kipöz'den Modada Yavaşlık Üzerine

2- Koronavirüsün ardından büyük giyim markaları sürdürülebilir ürünler koleksiyonlarına ekledi ve reklamlarını yapıyor. Sizce sürdürülebilirlik kirleniyor mu? Yoksa memnun edici bir gelişme mi?Moda endüstrisi bir yerde tıkandı. Giderek artan sayıda sezonlar ve giysi modelleri ile niceliğe odaklanan moda, tasarımı da yok etti. Küresel ve büyük zincirlerde sürdürülebilirlik söylemi gerek temiz üretime odaklı bazı standartlar gerekse katma değer yaratmak için kullanılmaya başlandı. Koronavirüs pandemisi adeta barutu ateşledi bu anlamda. Özellikle Z kuşağı ile başlayan iklim aktivistlerinin de etkisiyle tüketiciler markaları etik bir filtreden geçirmeye başladılar ve almama tavrına karşı güçlü markalar bu konuya daha fazla tanıtım ve reklam bütçesi ayırmaya başladılar. Sürdürülebilirliğin bir avuç idealistin değil de moda endüstrisinin temel aktörleri tarafından benimsenmesi memnun edici bir gelişme elbette, bunun tasarım eğitiminin de yapısını olumlu ve bilinçli dönüştürebilen bir gelişim olduğunu gözlemliyoruz. Ancak bir konunun popüler olması gerçekten anlaşıldığı ve doğru uygulandığı anlamına gelmiyor. Ortada çok ciddi bir bilgi kirliliği var ama merak eden ve öğrenmek isteyenler için kaynaklar çoğalıyor.3- Yavaş moda akımının moda haline gelmesi ve içinin boşalması sizi korkutmuyor mu?İçinden geçtiğimiz dönem yeni bir farkındalık oluşumuna işaret ediyor. Şu sıralar sektörde ve basında sıklıkla kullanılan modanın yavaşlaması ile yavaş moda aynı anlama gelmiyor. Ana akım modanın yavaşlaması küresel ve bir kısmı hızlı moda faaliyetlerinde bulunan zincir markaların sezonları azalması, daha düşük stoklarla üretim yapması, yerel ve yakın ağlara yönelmeleri ve sürdürülebilirlik yolunda çevresel etkilerin izlenebilmesi anlamına gelirken, yavaş moda zaten yerel ağlarda hareket eden, küçük ölçekte adil üretim yapan, ürünün tüm yaşam döngüsünü döngüsel bir anlayışla kontrol altına alan, zanaat ve tasarım değeri yüksek bir pazara işaret ediyor. Bu yaklaşımın popüler olması ekonomik açıdan pek mümkün değil ama yukarıda da bahsettiğimiz gibi yeni kavramlar büyük bir açlıkla tüketilerek, yeşil aklamanın malzemesi olabiliyor ve farkı kılıflara sokulabiliyor. Kitabımızın bu konuya merak ve ilgi duyulan bir döneme denk gelmesi bir açıdan olumlu, bu açıdan Türkiye’de bir fikir liderliği yaptığımı düşünüyorum ve güvenilir referanslardan sürekli bilgimi tazeliyor, içi boş söylemlere de pek aldırış etmiyorum açıkçası.4- Kapitalizm ile yavaş moda bir arada düşünülebilir mi? İstesek de istemesek de moda ile ilgili bütün faaliyetler kapitalist bir düzenin içinde gelişiyor. Moda ekonomik bir faaliyet ve onun için Marks’ın söylediği gibi değişmeyen tek şey değişim. Ancak bu değişim uzun zamandır yaşamlarımızda gerçek bir dönüşüme neden olmuyor ve modanın iktisadi mantığına hizmet etmek için sürekli yeniliği önceliyor. Bugün kapitalizm kendi kendini de yutan aç gözlü bir noktaya geldi küresel neoliberal ekonomilerin de etkisiyle. Bu ekonomi modeli büyüme odaklı ve çizgisel bir anlayışta gelişen yap –tüket-at modeline üzerine kurulu. Kapitalizmin yavaş moda ile barışabilmesi için küçülme ekonomisi, dağınık (yerel ve esnek) ekonomiler, döngüsel ve paylaşım ekonomisi modellerine alan açabilmesi gerekiyor.5- Çevre dostu moda da kendi pazarını yaratıyor. Vegan giyimden yamalı giysilere kadar sadece bu konseptte satış yapan dükkanlar var. Sizce bu dönüşüm mü yoksa serbest piyasanın sürdürülebilir modayı yutma şekli mi?Bunun bir dönüşüm olup olmadığı süreçlerin ve eylemlerin şeffaf olarak izlenebilir ve paylaşılabilir olması ile ilgili. Etik bir niyet ilgiyi ve takdiri her zaman hak ediyor. Eylemlerin ve üretimlerin bu niyetin içini doldurup doldurmadığına bakmak gerekiyor. Sürdürülebilirlik çok geniş ve ulaşılması zor bir çerçeve. Bu yüzden modanın ekosistemine katkı koyan her inovasyon, etik ve sorumlu girişim bence bir yol açacaktır. Gerçek anlamda bu dönüşüm tüketici bilinci ve talebiyle gerçekleşecektir. O yüzden sürdürülebilirliğin ya da yavaşlığın modanın gerçekliği içinde ve serbest piyasa ekonomisinin yarattığı pazarda yer bulabilmesi önemli. Modanın etik sorgulanması modayı dışlayarak ya da karşısında durarak bizi bir yere getirmeyecek, tam aksine modanın içinden onun yönünü değiştirmeye iyileştirmeye ve onarmaya çalışarak bu çaba yerini bulacaktır. Yeni İnsan Yayınevi 31 Aralık tarihine kadar sitemiz okurlarına özel bir indirim hediye ediyor. Yayınevinin kitaplarını incelemek ve indirimli satın almak için yeniinsanyayinevi.com adresine girip ödeme ekranında modakariyeri2021 kodunu kullanabilirsiniz.Editörlüğünü Şölen Kipöz’ün yaptığı Sürdürülebilir Moda kitabını incelemek için burayı tıklayın.Modada Yavaşlık kitabını incelemek için burayı tıklayın.
Instagramda Moda Öğrencilerinin Mutlaka Takip Etmesi Gereken 13 İllüstratör
1. @ahvero
Özellikle dijital çizim konusunda bir çok farklı çalışmayla iyi örnek olabilecek hesaplardan biri ile başlıyoruz.
2. @studiofantasma
Tarzını ve ifade ediş biçimini çok sevdiğim bir hesap. Çizimde özgün bir üslubu olanlardan. İlham almak için takip edilmeli.
3. @oxanagoralczyk


4. @birdyandme
Ağarlıklı olarak floral desen çalışmaları içeriyor. Tekniği ve kompozisyon yeteneği oldukça başarılı. Baskı desen için olmazsa olmazımız!
5. @_connielim_


6. @karenm.illustration
Suluboyanın böylesine güçlü bir ifade aracı olduğunun farkında mıydık? Gördüğünüz işler karşısında “bunu mutlaka denemeliyim” demeniz muhtemel. Malzemeyi kullanış ve yorumlama biçimi çok cezbedici. Ayrıca çektiği videolarla da aşamaları görmek mümkün.
7. @sonia_shao


8. @kellymariebeeman
Alışık olduğumuz tarzların dışında bir tavıra sahip. İllüstrasyonlara fikir vermesinin yanı sıra baskı desen uyarlamalarına ilham olması da mümkün.
9. @nam.felixchen


Genç Moda Tasarımcıları İçin Tasarım Yarışmaları
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]
Genç bir moda tasarımcısıysanız heyecanla ilk koleksiyonlarınızı çıkarırken aynı zamanda birçok zorlukla karşılaşıyorsunuz demektir. Zorlukların en başta gelenleri arasında; maddi sıkıntılar, doğru desteği/danışmanlığı bulamamak ve basında kendini gösterememek var. Bu tip problemler yüzünden genç yetenekler bazen umutlarını yitirip sektörde yer edinemiyor. Bunun önüne geçmek için dünyada pek çok organizasyon moda tasarım yarışmaları düzenleyerek genç yeteneklere destek oluyor ve fark edilmelerini sağlıyor. Bu yazıda dünyada popüler 7 moda tasarım yarışmasını ve katılım şartlarını sizin için derledik. Geriye kolları sıvayıp başvurmak kalıyor!
LVMH Ödülü
Eminiz ki Moda Kariyeri okuyucuları LVMH ödülü hakkında bilgi sahibidirler. Türk basınında son zamanlarda çok gündeme gelen LVMH ödülü, moda tasarımı yarışmalarının en prestijlilerinden ve 2013 yılından beri organize ediliyor. Birbirinden yetenekli tasarımcıların yarıştığı LVMH'in kazananı, para ödülünün yanı sıra LVMH grubunun üst düzey yöneticileri tarafından verilen 1 yıllık danışmanlıktan faydalanabiliyor. Bazı durumlarda bir genç tasarımcı için doğru yönlendirilme paranın da ötesine geçebiliyor. Yarışma iki farklı kategoride düzenleniyor. Tasarımcı kategorisinden katılmak için adayların 40 yaşın altında ve hali hazırda senede minimum 2 koleksiyon üretip satıyor olmaları gerekmekte. Mezun kategorisinde ise adayların o sene mezun oluyor olmaları bekleniyor.LVMH ödülü ile ilgili bilgi almak için tıklayın
International Woolmark Prize
LVMH ödülü ile birlikte moda dünyasının en önemli organizasyonlarından biri de Woolmark Ödülü. Bu ödül Avustralya'nın ünlü merino yününü öne çıkaran bir tasarım yarışması. Jürisindeki isimler de bir hayli ilgi çekici, Victoria Beckham, Edward Enninful, Tim Blanks gibi isimler tarafından değerlendirilmek oldukça stresli olsa gerek. Popüler çoğu yarışmanın aksine Woolmark Prize'ın geçmişi oldukça eski. İlk defa 1953 yılında organize edilen bu yarışma yıllar öncesinde Karl Lagerfeld (1954) ve Yves Saint Laurent'i (1953) de moda dünyasına tanıtmış. Tanıdığımız yeni isimlerden Gabriela Hearst de 2017 yılı kazananı.
Yarışmayı kazanmak genç bir tasarımcı için pek çok avantaj getiriyor. Kazanan tasarımcı, yüklü bir para ödülünün yanı sıra dünyanın en önemli lüks perakendecilerinde koleksiyonunu satabilme şansı ediniyor. Yarışmada aynı zamanda Karl Lagerfeld innovasyon ödülü de veriliyor.Gelelim katılım şartlarına. Adayların en az 3, en fazla 8 yıldır koleksiyonlarını bir perakendeciye satıyor olması aranılan ilk özellik. Kurduğu markanın kar elde ediyor olması ve farklı kumaşları-en çok da Merino yününü koleksiyonunda kullanıyor olması gerekiyor. Woolmark Prize başvuruları kendi sitesinden değil her bölgenin tasarım anlamında yetkin kendi kuruluşları üzerinden alıyor ve bu konuda anlaştığı resmi işbirlikleri var. Detaylı bilgi almak için tıklayın.
CFDA/Vogue Fund
CFDA fonu 2003 yılından beri Amerikan tasarımcılarına destek olmak amacıyla tasarım yarışması ödülleri dağıtıyor. İlk 3' giren tasarımcılar sektördeki önde gelen isimlerden mentörlük almaya hak kazanıyor. Ödülün kazananına 400,000 Dolar, 2. ve 3.'ye ise 150,000 Dolar ödül verilen yarışmada aynı zamanda kazanan tasarımcının çalışmaları Vogue dergisinde yayınlanıyor.
September Issue belgeselini izleyenler Thakoon'un bu yarışma sayesinde Anna Wintour'la tanıştığını, ünlendiğini ve Thakoon for Gap koleksiyonunu hazırladığını hatırlar. Donna Karan'dan yeni ayrılan Public School ayrıca Telfar, Pyer Moss, Alexander Wang de bu yarışmayla ünlenen tasarımcılar arasında.Yarışmanın jüri üyeleri arasında Diane Von Furstenberg, Anna Wintour, Eva Chen ve Joseph Altuzarra gibi isimler var. CFDA/Vogue Fashion Fund ile ilgili bilgi almak için tıklayın.
H&M Design Award
Moda sektörünün bir başka önemli yarışması da H&M Tasarım Ödülü. 2012 yılından beri yaklaşık 4000 genç tasarımcının başvurduğu ve 160 tasarımcının katıldığı yarışma, 17 ülkeden 42 moda okulunun mezunlarına açık. Kazanan, 25.000 Euro para ödülünün yanı sıra H&M'de staj yapma hakkı kazanıyor. Bu paralı staj aynı zamanda Stockholm'de ev kirası ve yaşam masraflarını da kapsıyor. Ayrıca yarışmanın tüm finalistleri 5000 euro ödül kazanıyor.
Yarışmaya katılım için mezun olunması gereken okul listesine ulaşmak için tıklayın.
Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması
Gelelim Türkiye'ye. İTKİB'in 1992 yılından beri organize ettiği Koza Genç Moda Tasarımcılar Yarışması yetenekli genç tasarımcıların keşfedilmesi için Türkiye'de gerçekleştirilen nadir organizasyonlardan. Jürideki isimler ise bir hayli göz doldurucu. Yarışmacılar bugüne kadar Hakan Yıldırım, Barış Çakmakçı, Özgür Masur, Bora Aksu, Ece Sükan ve Gamze Saraçoglu gibi isimler tarafından değerlendirildi. 2020 yılında Koza Yarışmasının 28.si düzenlenecek. Bilgi edinmek için tıklayın[gallery ids="14634,14635,14636"] Yarışmanın birincisi bir sene boyunca yurtdışında moda tasarımı eğitim hakkı, mentorlük ve 1 yıl boyunca Moda Tasarımcıları Derneğine üyelik hakkı kazanıyor. İlk 3'e girenlere para ödülü veriliyor.
International Talent Support
2002 yılından beri yapılan International Talent Support, adı üstünde genç tasarımcılara destek olmak amacıyla başlatılmış bir yarışma. Jüri üyeleri arasında Colin McDowell, Iris Van Herpen, Nicholas Kirkwood, Susie Bubble, Demna Gvasalia gibi önemli isimler var. ITS aynı zamanda 18000 portolyodan oluşan büyük bir arşive sahip.
International Talent Support'da birinci olan tasarımcı 10.000 Euro ödül alıyor. Yarışma, sponsorları sayesinde birden fazla tasarımcıyı ödüllendiyor. Bu sponsorların arasında Illy Caffé ve OTB grubu ve Diesel var.
ITS yeni mezun ve mezun olacak moda, aksesuar ve mücevher tasarımcılarına açık. 2020 yılında yarışma tüm katılımcılarını sorumlu tasarıma davet ediyor, ve sürdürülebilirlik teması ile fark yaratıyor. Tüm katılımcıların koleksiyonlarının üretim safhasındaki sürdürülebilirlik prensiplerini detaylı olarak paylaşmaları bekleniyor.
2020 başvuruları 15 Mart'ta kapanıyor. Detaylı bilgi için tıklayın.
Mittelmoda Moda Ödülü
Tüm dünyadan moda ve aksesuar tasarımı öğrencilerine açık olan uluslarası yarışma Mittelmoda her yıl birçok ödül dağıtıyor.2020 yılında yarışma 23 Eylül'de Milano'da gerçekleşecek. Yeni ödüller ve başvuru koşulları ile ilgili bilgi almak için yarışmanın sitesini takip etmenizi öneririz.
Mutlaka Okumanız Gereken Moda Dergileri
Sosyal medyanın hayatımızı ele geçirdiği bu dönemde belki siz de düzenli olarak dergi takip etmeyi bırakanlardan olabilirsiniz. Fakat dergi okumanın, notlar almanın, yeri geldiğinde size ilham veren sayfayı yanınızda taşımanın yaşattığı hazzı kolay kolay başka bir şeyle değişemezsiniz.İşte bu yüzden sadece fotoğraflarını karıştırıp geçmemenizi tavsiye ettiğimiz, moda sektörüyle ilgilenenlerinlerin okuması gereken 10 dergiyi sıraladık.
Vogue
Moda dergilerinin kutsal kitabı kabul edilen Vogue, kuşkusuz dünyanın en çok bilinen ve en etkili dergisi. Dünyada 22 ülkede çıkarılan Vogue, gerek tarih boyunca moda dünyasına etkisi, gerekse günümüzdeki konumuyla yolu modayla kesişen veya kesişmesini isteyen herkesin okuması gereken dergilerin başında geliyor. Tüm dünyadaki Vogue'lar içinde en etkilileri Amerikan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japon Vogue'u gösterilirken, Vogue Türkiye'nin yanında diğer ülkelerin Vogue'larına da göz atmanızı öneririz.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
Dazed
Eski adıyla Dazed& Confused olarak bilinen Dazed, 1991 yılında Jefferson Hack tarafından kurulmuş bir İngiliz moda, müzik, film ve sanat dergisi. İnternet sitesindeki birbirinden ilginç makalelere her gün bakmadan yapamadığımız Dazed, birbirinden özgün editorial'ları ve asi ruhuyla moda ekosistemine eleştirel bir açıdan yaklaşan ender dergilerden. Yaz başında İst Festival 2016 kapsamında konusmacı olan Jefferson Hack, moda ve dergicilik ile ilgili ilginç görüşlerde bulunmuştu. Bu Festivali okumak için tıklayınız.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
Nylon
1999 yılında kurulan Amerikan dergisi Nylon'un yer verdiği tek konu moda olmasa da, ağırlıklı olarak modayla bağlantılı içerik oluşturan dergilerden. Dergide müzik, popüler kültür, feminizm gibi konulara da ağırlık veren Nylon her zaman daha alternatif, daha isyankar ve sorgulayan bir bakış açısı izliyor. Nylon dergisi daha çok genç bir kitleye hitap ediyor gibi görünebilir ancak sokak modası, modanın dinamik yüzü ve sınırsızlık üzerine bilgi edinmek isteyen herkes için kapağı kaldırıp okunası bir kaynak.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
Vestoj
Yılda bir çıkan Vestoj, moda dünyasının en entellektüel dergisidir desek yalan olmaz. Vestoj analitik ve teorik bakış açısıyla moda dünyasında bir konuyu irdelediği sayılarıyla neredeyse bir koleksiyon parçası tadında. Modaya sosyolojik ve felsefi yönden bakan bu dergi London School of Fashion sponsorluğunda çıkıyor. Şu ana kadarki sayıları arasında Moda ve Güç, Yavaşlık, Başarısızlık, Özgünlük gibi konu başlıkları yer alıyor. Vestoj'un 9 numaralı son sayısının başlığı ise "Sermaye".
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
The Gentlewoman
Dergilerin her ne kadar kapakları tarafından yargılanmasını sevmesek de, The Gentlewoman'ı görür görmez eminim hepimizin aklına ne kadar da güzel bir coffee table book olacağı gelir. The Gentlewoman bir coffeetable book'dan çok daha öteye gidiyor; Tilda Swinton, Yoko Ono, Adele gibi isimlerin kapak olduğu dergi, modayı kadınlar perspektifinden ve entellektüel bir açıdan ele alan nadir dergilerden. Kapağındaki güzel görselden çok daha fazlasını sunuyor The Gentlewoman.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
Love Magazine
Bağımlısı olacağınız bir dergi Love Magazine. İngiltere çıkışlı olan bu dergi moda ve popüler kültüre alternatif ve eğlenceli bir şekilde yaklaşmasıyla dikkatimizi çekiyor. Hafif Nylon magazin etkisi hissettiğiniz dergi eğlenceli, bol renkli ve kaliteli içerikleriyle mutlaka elinizin altında bulundurmanız gerekenlerden.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
Another Magazine
2001 yılında kurulan Another Magazine sadece yılda 2 kere çıkan bir moda ve kültür dergisi. Another Magazine moda, tasarım ve popüler kültür hakkında derinlemesine yazılmış makaleler bulabileceğiniz bir internet sitesine de sahip. Bu dergiyi sevmemizdeki başlıca sebeplerden biri de hem gündem konularına alternatif bir bakış açısı getirmesi, hem de moda dünyasında çok bahsedilmeyenleri cesur bir şekilde kaleme alması.
Dergiyi online olarak keşfetmek için tıklayın.
i-D Magazine
1980'lerde Londra sokak modasına odaklanan bir fanzine olarak doğan i-D dergisi 30 yıldır sadece modanın değil, müzik, sanat, film dünyasının ve tüm yaratıcı sektörlerin nabzını tutuyor. Kendine has özgür duruşu ve genç yetenekleri keşfetmesiyle ünlü bir dergi i-D. Juergen Teller ve Craig McDean kariyerlerine i-D ile başlamış başarılı isimlerden sadece ikisi. Madonna, Kanye West, Raf Simons, Grace Coddington, Karl Lagerfeld, Kate Moss, Naomi Campbell, Selena Gomez, Victoria Beckham gibi isimler de i-D'nin kapağına çıkan bazı ünlüler.Dergiyi keşfetmek için tıklayın.
Self Service
25. yılını 2019'da kutlayan ve 51. sayısını çıkaran Self Service dergisi Paris'te kuruldu. Derginin kurucularından Ezra Petronio o yıllardan bahsederken "Sevdiğim bir dergiyi satın almak için Paris'in en uzak ucuna gitmem gerekirdi. Bilgi hep emek gerektirirdi." diyor. Paolo Roversi ve David Sims gibi isimlerle çalışan, kapağında sayısız ünlü isme yer veren, moda ve popüler kültürü cesur seçimlerle yansıtan bu dergi yılda iki kere çıkıyor. Sitesindeki "Daily obsessions" bölümü ise favorimiz.Dergiyi keşfetmek için tıkla.
Hero
Listeye bir erkek dergisi eklemeden olmaz. Hero Nisan ve Ekim aylarında çıkan bir stil dergisi. Editoryal yanı çok kuvvetli olan Hero, tam bir görsel hikaye anlatıcısı diyebiliriz. İngilizce, Japonca ve Çince basılan Hero, toplam 300 sayfasıyla erkek modasını sevenler için arşivlik bir değer taşıyor.Dergiyi keşfetmek için tıkla. [instagram-feed]
Moda Eğitimi Üzerine 5 Madde
Modaya ve moda tasarıma olan ilgili gün geçtikçe artıyor. Bunu bir meslek olarak yapmak isteyenler için ise birden fazla yol var fakat en önce geleni üniversitede Moda Tasarım eğitimi almak.Günümüzde artık bir çok üniversitede Moda Tasarım Bölümü var. Ayrıca sadece bu alana yoğunlaşmış kurslar da mevcut fakat bir tercih yapmadan önce nasıl bir eğitim almak istediğinizi bilmek çok önemli. Çünkü teoride Moda Tasarım tek gibi gözükse de her kurumun eğitim şekli farklı olabiliyor. Bunun için de hedeflediğiniz kurumun/üniversitenin ders içeriklerini, eğitim sistemini, nasıl öğrenci aldıklarını araştırmanız ve bilmeniz doğru bir tercih yapmanız açısından çok önemli. Her kurumun öğrencisinden beklentisi farklı olabiliyor ve bu doğrultuda sınav/eleme yapıyorlar. İşte size bir kaç ipucu: 1. Bu sektörde sadece kadın giysi tasarımı olmadığına, aslında bir çok farklı kulvarı bulunduğuna 'Ne Tasarımı Yapmak İstediğinize Nasıl Karar Verirsiniz' yazısında değinmiştik. Alanları öğrenerek ilgi ve yatkınlığınızı keşfetmeniz elbette sizin için yararlı olacaktır fakat işin içine girip deneyimledikten sonra fikirlerin değişebileceğini unutmamak gerekir. Giysi tasarımı yapmak için başladığınız bu yolda kendinizi döşemelik kumaş tasarımcısı olarak bulabilirsiniz. Bu noktada eğitmenlerin etkisi çok önemli. Sektörde aktif olarak çalışan veya çalışmış hocalarımın tecrübe ve paylaşımları sayesinde bir çok farklı alana ve ticari hayata dair fikir edinip karar değiştirdiğim olmuştur.
2. Genellikle “Tekstil ve Moda Tasarımı” bölümleri Dokuma, Baskı ve Giysi olmak üzere üç temel alana ayrılır. Bunun yanında üniversiteye göre farklılık gösterebilecek seçmeli derslerler de vardır örneğin: Moda Editörlüğü, Aksesuar Tasarımı, Bilgisayar programları, İç mekan tekstili, Trend Analizi, Moda Marka Yönetimi vs. Üniversitelerin internet sitelerinden ders programlarını ve ders içeriklerini öğrenebilirsiniz. Böylelikle alacağınız eğitimin isteklerinizle veyahut beklentinizle ne derece doğru orantıda olduğunu az çok anlayabilirsiniz. Örneğin bölüm başkanımızın kendine özgü bir teknikle oluşturduğu Çevrede Lif Sanatı adlı bir seçmeli dersimiz var. Tekstili sanat yönüyle ele alıp doğayla ilişkilendiren bu dersin asıl amaçlarından biri yaratıcılığı artırmak ve tetiklemek. Bu gibi farklı derslerle ufkunuzu genişletebilirsiniz.
3. En başta da dediğimiz gibi her kurumun işleyişi farklılık gösterebiliyor. Örneğin çoğu 4 yıllık üniversite 2. yıldan sonra baskı, dokuma ve giysi alanlarından birini seçtirerek son 2 yıl o alana ağırlık veren bir eğitim sistemi benimserken bazısı ise alan seçtirmeden 4 yıl boyu 3 alanı da eşit şekilde işliyor. Hangi alana yöneleceğinize karar veremiyorsanız böyle bir sistemde eğitim görmek sizin için daha iyi olabilir.
4. Teoriye göre pratiğin daha baskın olduğu bu bölümde kendinizi geliştirmek ve ayrıştırmak açısından katılacağınız projeler, atölyeler, yarışmalar ve ekinlikler oldukça önemli bu sebeple gideceğiniz okulun sosyal ve interaktif yönünü, gerçekleştirdiği projeleri ve iş birliklerini araştırmanızı öneririz.
Girişkenlik her ne kadar kişinin kendinde bitse de buna olanak sağlayan ve önünüzü açan kurumlarda bulunmak size ekstra artı sağlayacaktır. Kendi okulumda bunun çok artısını gördüm. Yapılan sergiler ve ortak projeler sayesinde sektörün ileri gelen isimleriyle bir arada bulunma, iletişim kurma ve kendinizi gösterme imkanı buluyorsunuz. Örneğin geçtiğimiz yıl bir ders kapsamında meşhur bir çocuk hazır giyim firmasıyla yaptığımız ortak proje sonucu seçilen projelerimiz üretime geçiriliyor. Böylelikle daha mezun olmadan sektörde işlerin nasıl yürüdüğüne dair tecrübe edinebiliyoruz.
5. Moda ve Tekstil Tasarımı çizim yönü olduğu kadar teknik yönü de ağır basan bir bölüm. Yani çok güzel çizemiyorum diye gerilmeyin ve tabiki sadece uzun bacaklı kızlar çizeceğinizi düşünüp gevşemeyin. Giysi için drapaj, kalıp, dikiş teknikleri; Dokuma için kumaş yapı bilgisi, dokuma makinalarının çalışma prensipleri, iplik ve örgü teknikleri; Baskı için ise baskı teknikleri, renk ve metraj bilgisi gibi dersler içermektedir.Bunların yanı sıra da tasarım kısımları. İş yükü biraz fazla olduğu için motivasyon çok önemli. Bu noktada isim yapmış bir üniversitede bulunmanın benim için artısı oldu. Öğretim kadrosunun öğrencilerine inancı ve beklentisi çok fazla. Dolayısıyla özgüvenli ve istikrarlı çalışmalar yürüten bir ekibe dönüşüyorsun. Çevremdeki insanların başarılı olması da beni sürekli dinç tutuyor fakat tabiki bu kişiden kişiye göre değişebilir. Moda ve Tekstil çok kapsamlı ve fonksiyonel bir bölüm. Her yerde tekstile ve modaya dair bir şeyler görmek mümkün. Siz de ilgi ve yatkınlığınız doğrultusunda belki bir trend analizcisi ya da marka yöneticisi veyahut baskı desen tasarımcısı olarak bu dev ekibin bir parçası olabilirsiniz.
İTÜ Tekstil Teknolojileri Ve Tasarımı Fakültesi
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]SUNY Moda Tasarımı program koordinatörü, Prof. Dr. Cevza Candan, İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı fakültesi hakkındaki sorularımızı yanıtladı. 1955'te kurulan fakülte, ülkemizin ekonomik gelişimi için çok önemli olan tekstil ve hazır giyim endüstrisinde kariyer yapacak tekstil mühendisleri ve tasarımcıları yetiştiriyor. Detaylar aşağıda.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]
İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı fakültesinin tarihini sizden dinleyebilir miyiz?
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Tekstil Mühendisliği Bölümü, ilk olarak 1955 yılında Makine Mühendisliği içinde tekstil kürsüsü adı altında kurulduktan sonra günümüzdeki adını ve bağımsız statüsünü 1983 yılında almıştır. 2004 yılı Aralık ayında ise Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesinin kurulmasıyla, Tekstil Mühendisliği Bölümü bu fakültenin altında işlevini sürdürmektedir. Tekstil işi ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu zamanından bu yana yıllar boyunca geleneksel bir meslek olmuştur.1930’larda Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından başlatılan ancak gelişimi bilhassa özel sektör tarafından gerçekleştirilen endüstrileşme ile 1970’lerden sonra, tekstil ve hazır giyim endüstrisi, endüstriyel gelişime, iş imkânları ve Türkiye ticaretine önemli katkısı ile teknik bilgi birikimi ve deneyimi nedeniyle ülkemizin en gelişmiş ve modern endüstri sektörü haline gelmiştir. Günümüzde sektör, açık yapısı nedeniyle yabancı endüstri ile yakın işbirliği içerisinde çalışmaktadır. Türk tekstil ve hazır giyim endüstrisi küresel dünyada lider endüstrilerden birisidir. Türkiye’de bu şekilde lider bir endüstri olması nedeniyle, endüstrinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Türkiye’nin farklı bölgelerinde Tekstil Mühendisliği Bölümleri yer almaktadır.
Kaç öğrenciniz ve her sene kaç mezununuz var? Öğrencileriniz mezuniyetleri ardından en çok hangi alanlarda çalışmaya başlıyorlar?
Moda Tasarımı Programımıza her yıl 30 öğrenci alınıyor. Programa başlama şartları arasında TOEFL yabancı dil sınavından (IBT) en az 80 almış olma şartı bulunduğundan genelde öğrencilerimizin yarısı İTÜ Yabancı Diller Okulu’na devam etmektedir. Dolayısıyla, her sene ortalama 15 öğrenci ile program başlamaktadır. 2008 yılında ilk mezunlarını veren programımız, o yıldan bugüne toplam 110 mezun vermiştir. Mezunlarımız ağırlıklı olarak Beymen, Yargıcı, Mudo, Trendyol, Mavi, Koton gibi hazırgiyim perakende firmalarında çalışmaktadırlar. Bu süreçte kendi markalarını kurarak Türkiye ve/veya New York’da faaliyet gösteren mezunlarımız da bulunmaktadır.Tekstil Mühendisliği Programımızdan ise her sene ortalama 45 mezun verilmektedir; toplamda 1500’ün üzerinde mezunumuz bulunmaktadır.
Mezunlarınız hangi pozisyonlarda çalışıyorlar?
Mezunlarımız, tekstil ve hazırgiyim sanayiimizin farklı alt alanlarında (üretim, perakende, pazarlama vb) mesleki faaliyetlerini sürdürmektedir. İTÜ’den mezun tekstil mühendisleri gerek özel sektörde, gerekse kamuda birçok kuruluş tarafından başarılı bir şekilde işe alınmaktadır.Tekstil mühendisliği bölümünden mezun olan mühendisler tekstil malzemelerinin davranışları ve tekstil ve hazır giyim teknolojilerindeki makinelerin fonksiyonları konusunda bilgi ile donatılmaktadır. Ayrıca güçlü temel mühendislik bilgisine, analitik düşünme ve problem çözme kabiliyetlerine, profesyonel ve etik sorumluluk anlayışına, yüksek seviyede iletişim yeteneğine sahiptirler ve araştırmacı karakterleri ile kendilerini geliştirebilirler. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yoğunlaşmış küçükten büyüğe değişen firmaların ve tekstil işletmelerinin farklı bölümlerinde, örneğin üretim, planlama, kalite kontrol, satış veya pazarlama, ya da tekstil ürünleri ve tekstil makineleri ile ilgili yerli ve yabancı şirketlerin acenteliklerinde işe alınmaktadırlar.Eğitimini devam ettirmek isteyen mezunlarımız da ulusal ve uluslararası okullar tarafından başarılı bir şekilde kabul edilmektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki girişimlere paralel olarak, Tekstil Mühendisliği Bölümü de tekstil ve hazır giyim endüstrisinin ihtiyaçlarında ve uluslararası denkliğe göre programlarını güncellemektedir. Bu bağlamda, Tekstil Mühendisliği Bölümü Haziran 2012'den bu yana ABET tarafından tam olarak akredite edilmiş olup; Türkiye'de ABET Akreditasyonu olan tek Tekstil Mühendisliği Bölümü olma özelliğini devam ettirmektedir.
Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi hakkında biraz daha bilgi alabilir miyiz? Öğrencilerinize ne gibi eğitim seçenekleri sunuyorsunuz?
Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi ise 04 Aralık 2004 günlü ve 25660 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak kurulmuştur. Keza Türkiye’deki tek Tekstil Fakültesi olma özelliğini halen korumaktadır. Fakültemiz,
- Türk Tekstil ve Konfeksiyon İmalat Teknolojilerini geliştirmek,
- Yeni ürünler tasarlayarak uluslararası pazarlarda yeni olanaklar sağlamak ve moda-marka oluşumuna katkıda bulunmak,
- İhracatta, tekstil teknolojisine vakıf, pazarlama işlemini yürütecek vasıflı insan gücü yetiştirmek hedeflerine ulaşmak üzere
Tekstil Mühendisliği, Moda Tasarımı, Tekstil Geliştirme ve Pazarlama olmak üzere üç programdan oluşmaktadır.
Moda Tasarımı Programı
İTÜ-FIT Fashion Design (Moda Tasarımı) Programı; İstanbul Teknik Üniversitesi ve New York Devlet Üniversitesi’ne bağlı “Fashion Institute of Technology” (FIT) gibi iki köklü kurum arasında 2004 yılında yapılan işbirliği sonucunda hayat bulmuştur. Dünyanın en iyi üç moda okulu arasında yer alan FIT, moda alanında eğitim veren pek çok eğitim kurumuna akademik destek vermektedir; ancak dünyada iş birliği içinde bulunduğu tüm üniversite ve enstitüler arasında 4 senelik lisans programı için ortak diploma verdiği tek program İTÜ-FIT Moda Tasarımı Programı’dır.Bölüme kabul edilen öğrenciler, eğitimlerinin 5 yarı yılını (1.yıl güz-bahar, 2. yıl güz dönemi ile 3. yıl güz-bahar) İTÜ-İstanbul'da, 4 yarı yılını (2. yıl bahar ve yaz dönemleri ile 4. yıl güz ve bahar dönemleri) ise FIT- New York'da gerçekleştirmektedirler. Mezun olduklarında her iki kurumdan da diplomalarını almaktadırlar. Bölüme her sene 30 öğrenci alınmakta olup, öğretim dili İngilizce'dir. Programa kabul edilen; fakat internet tabanlı TOEFL sınavından en az 80 puan veya PET sınavından en az 53 alamayan öğrenciler İngilizce Hazırlık Okulu’nda yoğun İngilizce eğitimi alacaklardır. Öğrenciler dil koşulunu sağlamadıkları sürece lisans programına başlayamazlar. Öğrencilere dil koşulunu sağlamaları için en fazla iki yıl verilir. Ayrıca mezun olan öğrencilerin bir yıl A.B.D.’de çalışma izni bulunmaktadır.Moda Tasarımı Programında; drapaj, dikiş teknikleri, kalıp hazırlama, bilgisayar destekli kalıp hazırlama gibi giysi tasarımı ile doğrudan ilgili konular yanında; bilgisayar destekli çizim programları (photoshop, illustrator gibi), koleksiyon maliyetlendirme ve sanat içerikli dersler de yer almaktadır. Bu şekilde, herhangi bir amaca yönelik olarak giysi tasarımında göz önünde bulundurulması gereken tüm unsurlar öğrenciye aktarılmaktadır.Moda Tasarımı Programı’na özel yetenek sınavı ile öğrenci kabul edilmektedir. Mezunlar, hazırgiyim firmalarının ve/veya markaların (Yargıcı, Beymen, Mavi gibi) tasarım bölümlerinde, Li&Fung vb. gibi satın alım ofislerinde veya “serbest” tasarımcı” olarak çalışabilmektedirler. (Daha fazla bilgi için www.uolp.itu.edu.tr)
Tekstil Geliştirme ve Pazarlama Programı
İstanbul Teknik Üniversitesi ile New York Eyalet Üniversitesi Sistemi'ne (SUNY) dahil Fashion Institute of Technology tarafından ortak olarak yürütülen lisans programıdır. Programı başarıyla tamamlayan bir öğrenci, her üniversiteden bir tane olmak üzere iki ayrı diploma alır. Tekstil Geliştirme ve Pazarlama Programı 4 yıl süreli olup öğrenciler birinci ve ikinci yıl öğrenimlerini İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesinde, üçüncü ve dördüncü yıl öğrenimlerini Fashion Institute of Technology (FIT)'de gerçekleştirmektedirler. Eğitim dili İngilizcedir. Bu programa da kabul edilen; fakat internet tabanlı TOEFL sınavından en az 80 puan veya PET sınavından en az 53 alamayan öğrenciler İngilizce Hazırlık Okulu’nda yoğun İngilizce eğitimi alacaklardır. Öğrenciler dil koşulunu sağlamadıkları sürece lisans programına başlayamazlar ve öğrencilere dil koşulunu sağlamaları için en fazla iki yıl verilir. Mezun olan öğrencilerin bir yıl A.B.D.’de çalışma izni bulunmaktadır. Mezunlar, tekstil ve hazırgiyim firmalarının pazarlama bölümlerinde çalışabilmektedirler. Tekstil Geliştirme ve Pazarlama Programı’na özel yetenek sınavı ile öğrenci kabul edilmektedir. Daha fazla bilgi için: www.uolp.itu.edu.tr.
Prof. Dr. Cevza CANDAN kimdir?
Cevza Candan 1967 yılında Erzurum-Aşkale'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. 1988 yılında İ.T.Ü Makina Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü'nden birinci olarak mezun oldu ve aynı Bölümde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1990 yılında İ.T.Ü Fen Bilimleri Enistitüsü’nden Tekstil Yüksek Mühendisi ünvanını aldı. Ocak 1991'de Y.Ö.K bursuyla doktora yapmak üzere İngiltere'ye gitti. Leeds Üniversitesi Tekstil Endüstrileri Bölümü'nden Nisan 1995 yılında doktor ünvanını alarak yurda döndü ve İ.T.Ü Tekstil Mühendisliği Bölümü'nde çalışmalarına devam etti. Ekim 1995 yılında Y.Doç., Kasım 1997 yılında Doçent ve Nisan 2003 yılında Profesör ünvanlarını alan Cevza Candan halen bu Bölümde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve örme teknolojileri ile moda yönetimi üzerine dersler vermektedir. İTÜ-FIT Moda Tasarımı Programı’nın da koordinatörlüğünü de sürdüren Cevza Candan, sanayii odaklı eğitim ve araştırma projelerinde de aktif görev almaktadır.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Marker Kalem İle Çizim Yapma Kılavuzu
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]Marker kalem günümüzde birçok illüstrasyon sanatçısının ve tasarımcının başucunda bulundurduğu bir çizim malzemesi oldu.Kolay uygulama tekniklerine sahip olması ve renklendirmeyi diğer malzemelerden daha çabuk tamamlamaya olanak sağlaması markerların bu kadar çok tercih edilmesinin nedenlerinden.Marker tekniği birçok boyanın uygulama tekniğinden daha basit olsa da bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var.Bu yazıda kendi tecrübemden yola çıkarak, kısaca size marker kullanırken nelere dikkat etmeniz gerektiğinden ve bu teknikte nasıl uzmanlaşabileceğinizden bahsedeceğim.
Öncelikle Doğru Malzeme
Marker kalemler size çok canlı bir çizim yapma olanağı sağlar, ancak bu yalnızca doğru malzemeyi seçmekle mümkün olabilir. Bu kalemler çok yoğun boya verme kapasitesine sahiptir. Normal hamur resim kâğıtlarının emiciliği yüksek olduğundan boyayı çok hızlı emmeye başlarlar, bu yüzden siz daha çiziminizde istediğiniz ışık gölge için tek katı vurmayı bitirmeden çiziminizde katmanlı ve dalgalı bir görünüm oluşur. Aynı zamanda klasik resim kâğıtlarının pürüzlü dokusu ışığın yansımasını dağıttığından istenen parlak ve canlı görünüm marker kullanılmasına rağmen elde edilemez. Sorunumuzun çözümü ise oldukça basit: Marker kâğıdı kullanmak! Marker kâğıtları pürüzsüz ve kaygan bir yüzeye sahiptir, bu sayede boya katmanları birbiri içinde homojen dağılabilir. Sonuç ise harika bir ışık gölge dağılımıyla daha gerçekçi bir çizim…Piyasada çok çeşitli marker kalemler bulabilirsiniz. Ancak temelde markerlar uçlarına göre iki çeşide ayrılırlar: Kesik uçlu marker ve fırça uçlu marker. İki ucun da hem avantajı hem dezavantajı olabiliyor çizime göre. Kesik uçlu marker kalemler haliyle daha keskin hatlı geometrik çizimler için kullanım kolaylığı sağlarken, fırça uçlu olanlar ise genel ışık dağılımını daha homojen verebilmekte. Uzmanlaştığınız takdirde bu iki kalemi de istediğiniz her türlü çizimde rahatça kullanabileceğinizin altını çizmek istiyoruz. Deneme yanılma ile hangisinin size daha uygun olduğunu keşfedebilirsiniz. Kalem ucundan bağımsız olarak markerlardaki en önemli ayrıntı boyanın kuruma veya kat yeme süresi.
Marker Çeşitleri İçin Ayrı Teknikler
Aslında bu tamamen çiziminizin mükemmel olmasındaki en önemli kriter. Burada iş hem size hem de markera düşüyor. Kimi markerlar siz bir sonraki kata geçmeye başlamadan kurumaya başlar, bu yüzden de olur da yanlışlıkla aynı yeri tekrar boyarsanız istemsiz yeni bir gölge oluşturmuş olursunuz. Bir diğer türde de siz kalemi kaldırmadan boyamaya devam ettiğiniz sürece boya homojen olarak dağılmaya devam eder, bu sayede siz istemeden yeni bir kat boyamış olmazsınız.
Markerla Nasıl Çizim Yapacağız
Üstte de yazdığımız gibi: Marker kullanımı aslında oldukça kolay ve çabuk. Bu sayede eğlenerek çok tekrar yapma olanağınız da fazla olacak...Markerla boyama tekniği sulu boya tekniğine çok benzer. İkisi arasındaki temel fark ise marker kullanırken su gerekmez J Sulu boya tekniğine benzemesinin sebebi tıpkı o teknikte olduğu gibi ışıktan gölgeye geçerken katman katman boya geçilmesi. Yani çiziminizdeki ışık ve gölgeyi belirlerken ışık alan bölgeleri belirledikten sonra gölge olacak kısımlar için gölge koyuluğuna göre tekrar kat geçersiniz. Bunu aynı Photoshopta boyama yaparken katman kullanmak gibi düşünebilirsiniz. Gölge istemediğiniz yerden tekrar markerla geçmemeye özen gösterin.Tam ışık ve tam gölge kısımların arasında mutlaka ara ışık ve gölge geçişleri için katman boyayın. Yani tam ışık için 1 kat marker geçtiyseniz ve tam gölge kısım için de 3 kat marker geçtiyseniz ikisinin arasındaki bölgeye de mutlaka 2 kat geçmiş olmalısınız, bu sayede daha gerçekçi bir geçiş ve boyama elde edersiniz.Katmanlar birbirine geçip kuruduktan sonra istediğiniz görüntüyü elde etmiş olacaksınız.
Genel olarak dikkat etmeniz gereken detaylar ise şunlar:
- Yeni başlıyorsanız çizimdeki ışık-gölge kısımlarının sınırlarını çok hafif bir şekilde normal kalemle belirtin. Ancak çizginin üstünden hamur silgiyle geçerek çizginin görünürlüğünü seyreltmeyi unutmayın. Açık renklerin kapatıcılığı çok fazla olmadığından, sınır belirlemeyi açık renk uygulamalarında kullanmayın; kalem çizimi alttan görünecektir.
- Yeni markerlarınızı mutlaka esas çizimde kullanmadan önce herhangi başka bir çizimde deneyin ve kuruma-dağılma karakterini inceleyin.
- Ne çok yavaş ne çok hızlı boyamayın. Yavaş boyarsanız boyamada dalgalanma oluşur, hızlı boyarsanız eliniz alışık olmadığından taşırırsınız ve maalesef markerlar taşınca silinmiyor…
- Çiziminizi renklendirmeden önce mutlaka üstüne hamur silgiyi hafifçe bastırıp çekerek (tüm çizime bunu uygulayın) üstteki kalem tozunu alın. Resim kalemleri dağılma özelliğine sahiptir, marker üstlerinden geçtiğinde hem markerınızın ucu kirlenir hem de çiziminizde istemeyeceğiniz renk dağılımları oluşur.
- Marker kullanımında uzmanlaşana kadar yapacağınız boyamanın aslını gerçekleştirmeden önce fotokopisini alıp kopyalarının üstünde ışık gölge denemeleri yapın, bu sayede esas boyamada tereddüt yaşamazsınız.
- Her bir renk için en az 2-3 ton almanız boyamayı daha verimli gerçekleştirmemizi sağlar.
[instagram-feed]
Ne Tasarımı Yapmak İstediğinize Nasıl Karar Verirsiniz?
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]Okumak istediğiniz bölümün moda tasarımı olduğuna karar verdiniz veya sektöre atılmak istiyorsunuz. Moda tasarımı denilince aklımızda hep kadın kıyafetleri canlanıyor fakat moda tasarımının içinde birçok farklı dal var. Böyle olunca bir tasarımcı adayı için moda tasarımının hangi dalına yönelmek istediğini seçmek zor olabiliyor.Türkiye'deki üniversitelerde moda tasarım eğitimi genellikle Moda ve Tekstil Tasarımı adı altında genel bir eğitim olarak veriliyor. Fakat yurtdışındaki birçok okul artık genel bir tasarım eğitimi vermektense öğrencilerin ilgileri ve yeteneklerinin olduğu alan üzerine daha detaycı ama uzmanlaşmış bir eğitimi tercih ediyor. O zaman ister öğrenci , isterseniz de sektöre giriş yapmaya hazırlanan bir tasarımcı olun, modanın hangi alanında uzmanlaşmak istediğinizi ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz.
Erkek Giyim Tasarımı
Son yıllarda erkek giyim tasarımı üzerine daha fazla tasarımcı yönelmeye başladı. Kadın giyimden farklı olarak daha kısıtlı bir alan erkek giyimi; istediğinizi tasarlamakta kadın giyimdeki kadar özgür değilsiniz. Kısıtlı bir alanda hem giyilebilir hem de özgün kıyafetler üretmek erkek giyimin en büyük zorluklarından. Erkek giyim tasarımı yapmak isteyenlerin ayrıca işin teknik kısmını da unutmaması gerekiyor. Özellikle daha klasik parçalar tasarlayacaksanız kalıp çıkarma ve dikiş konularından iyi anlamanız ve vaktinizin büyük bir kısmının bu gibi konularda uzmanlaşarak geçirmeniz gerekiyor.
İç Giyim Tasarımı
Son 10 yılda iç giyim tasarımına yönelik ilgide büyük bir artış var. Birçok tüketici artık hazır giyim markalarından iç çamaşırı almak yerine daha özel, spesifik markalara yöneliyor. İç giyim sektörü modanın hızlı temposunun nispeten biraz daha yavaş ilerlediği bir alan. İç çamaşırı yapacaksanız materyalleri iyi tanımanız gerekiyor ve iç giyim tasarımı markaları çoğu zaman mayo/bikini alanına da giriş yapıyor. İç çamaşırı tasarımının en büyük zorluğu ürünlerin kalıbının müşterilere tam oturmasını sağlamak. Ne de olsa kimse üzerine oturmayan bir sütyen almak istemez. Dış görünüş olduğu kadar konfor ve inovasyon da dikkat etmeniz gerekenlerden. Zira iç giyimde inovatif kumaşlar git gide önem kazanmaya başlıyorlar.
Ayakkabı Tasarımı
Ayakkabı tasarımı, moda tasarımının içinde en ilgi çekenlerinden biri gibi görünebilir. Aslında bu hem yaratıcılığın hem de teknik bilgilerin buluştuğu bir alan. Ayakkabı tasarımı okuyacaksanız, diğer tasarım öğrencilerinin kullanmadığı birçok yeni makinayı kullanacaksınız demektir. Deri, bez, süet gibi malzemerle çalışmaya alışkın olmanız ve ergonomik açıdan da tasarımınızı yorumlayabiliyor olmanız gerekiyor.
Çanta Tasarımı
Çanta tasarımına yönelecekseniz bol bol deriyle vakit geçirecekseniz demektir. Türkiye'deki yerel çanta markalarının çoğu nispeten küçük ölçekli atölyeler ile çalışıyor. Çanta tasarımında en önemli noktalardan birinin işçilik ve materyal olduğunu düşünürsek, bu alana yönelmek istiyorsanız stüdyolarda bolca vakit geçireceksiniz demektir. Ürünün özgün olması ve aynı zamanda da kullanım açısından pratik olması iyi çanta tasarımının kilit noktalarından. Bu konuya ilgiliyseniz bu yazımızı da mutlaka okuyun. Ayrıca bu konuda bir eğitim örneği incelemek isterseniz Polimoda'nın master programını buradan inceleyebilirsiniz.
Tekstil Tasarımı
Türkiye'deki üniversitelerde "Moda ve Tekstil Tasarımı" bölümlerinde öğrenciler moda tasarımı olduğu kadar tekstil tasarımı da görüyorlar. Aslında kumaş tasarımı olarak tanımlayabileceğimiz tekstil tasarımı, moda tasarımının temelini oluşturuyor. Tekstil tasarımında dokular, kumaşlar ve iplikler gibi kumaşı oluşturan yüzeyleri çok iyi tanımanız gerekiyor. Tekstil tasarımı okuyan birçok kişi zaman içinde moda tasarımına da geçiş yapabiliyor. Ne de olsa kumaş bir kıyafetin temelini oluşturuyor ve tekstil tasarımcıları kumaşa hakim oldukları için sektörde birçok avantaja sahip oluyorlar.
Kostüm Tasarımı
Bölüm seçerken birçok öğrenci için kostüm tasarımı seçmek moda tasarımcısı olmaya giden yol gibi görünür. İki bölümün benzer birçok yanları olsa da farklılıkları da var. Kostüm tasarımcıları tiyatro, film, eğlence ve müzik sektörlerinde çalışırlar. Kostüm tasarımcıları bazı tiyatro, televizyon topluluklarına bağlı çalışsalar da freelance çalışanları da çoktur. Kostüm tasarımcısı olarak çalışacaksanız, tasarımınız tasarlayacağınız konsept ile sınırlı olduğunu bilmeniz gerekiyor. Moda tasarımcıları, kostüm tasarımcılarına göre çoğu zaman tasarım anlamında daha özgürlerdir ama kostüm tasarımını da bir nevi sanat olarak nitelemek mümkündür.Kısacası tasarım eğitimi alacaksanız hem bu alandaki farklı eğitim seçeneklerine hem de bu sektörlerdeki iş olanaklarına bakmanızı ve kendi tutkularınızı da göz önünde bulundurarak en severek çalışacağınız branşı belirlemenizi öneririz.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Moda Okulunda Hayatta Kalmak İsteyenlere Öneriler - 2
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]Her moda tasarım öğrencisinin bilmesi gereken, bölümdeyken işlerinizi kolaylaştıracak 'Moda Okulunda Hayatta Kalmak İsteyenlere Öneriler' serimizin 2. bölümüyle karşınızdayız.
Farklı Boyutlardaki Sketchbooklarla Denemeler Yapın
Günümüzde birçok farklı boyutta ve kağıt dokusunda sketchbooklar mevcut. İster A3,A4 veya A5 olsun, tek boyuttaki bir sketchbook'la bütün öğrencilik hayatınızı geçirmeyin. Farklı boyutları denemeniz size en uygununu bulmanızı sağlayacaktır.
Portfolyonuza Mutlaka İsminizi Koyun
Moda okulu rekabet dolu bir ortam ve işlerinize isminizi koymamakla başınıza çok şey gelebilir. Birçok öğrenci bu hatayı yapıyor. Tüm çizimlerinize ve dosyalarınıza mutlaka isminizi ve imzanızı atın.
Yeni Resim Malzemeleri Alırken Büyük Boy Almayın
Yeni resim malzemeleri alırken her zaman en küçük boyunu alın. Büyük miktarda bir malzemeye yatırım yapmadan önce size uyup uymadığını denemekte fayda var. Ne de olsa resim ve tasarım malzemeleri oldukça pahalı olabiliyor.
Kumaş Toplamaya Başlayın
Kumaşçı ziyaretlerinden elinizde kalan kumaş parçalarıyla kendi kumaş arşivinizi oluşturmaya başlayın. Kumaşları ister bir dosya içinde yanlarına minik bir kağıtla cinslerini açıklayacak şekilde düzenleyebilirsiniz ya da pratik saklama kutuları içinde tutabilirsiniz.
Gözlem Yeteneğinizi Arttırmak İçin Kıyafet Dışında Çizimler de Yapın
Gözlem yapmak ve bunu yorumlamak iyi bir tasarımcı olmanın en önemli şartlarından biridir. Bu özelliğinizi geliştirmek için sık sık sokağa çıkıp gördüklerinizi resmetmeye çalışın. Bu şekilde derinlik, doku ve proporsiyon bilginiz artacaktır.
Serinin ilk yazısını okumak için tıklayın.Kaynak: Fashion School Survival Guide [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Dries Van Noten Belgeseli: Dries
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]
Bir Tasarımcı Belgeseli Daha: Dries
Bu markanın ve tasarımcısının; dev reklam kampanyalarına, kırmızı halıda devamlı olarak taş ve pullara bezediği ünlülere, Amerika'da açılan yüzlerce metrekarelik mağazalarına ve milyonlarca takipçili Instagram hesabına denk gelmeniz imkansız. Ancak her sezon moda haftalarında sergilediği defileleri en ünlü editörler ve satın almacılar için gidilecekler listesinin ilk sıralarında yer alır.Ünlü Antwerp 6'lısının en başarılı üyelerinden Dries Van Noten yaklaşık 30 senedir şirketini, dışarıdan yatırım almadan ve ünlülerden oluşturduğu sosyetik ekipleriyle özel hayatını gözler önüne sermeden, oldukça başarılı bir şekilde yönetiyor.
Dries Van Noten
Van Noten, Sektörde geçirdiği 30 yıldan sonra belgeseli çekilen tasarımcılar listesine adını yazdırdı. Tasarımcı ilk defa bir yönetmen ile çalışmayı kabul etti. Şanslı isim de Alman film yönetmeni Reiner Holzemer.Evinden Antwerp'deki stüdyosuna olan yolculuklarından, Paris Moda Haftası'ndaki defilesinin perde arkasına her detayın izleyiciye sunulacağı bu belgesele, tasarımcının çok bilinmeyen çiçek ve bahçe merakı, tasarım sürecinde yanında ayrılmayan köpeği Harry ve daha birçok şey dahil edilmiş.Avrupa Belgeselleri Festivali'nde ilk defa gösterilecek olan belgeselin fragmanını buraya bırakıyor ve sizin gibi heyecanla izlemeyi bekliyoruz.https://youtu.be/Q7Sqe2DKAFo[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Google'dan Moda Kültürüne Yönelik Dijital Arşiv
[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]Moda tarihine ve kültürüne yönelik çevrimiçi pek çok kaynak mevcut. Fakat bu kaynakları genellikle bloglarda ya da belli başlı websitelerinde bulabiliyoruz. İnternet büyük ve karmaşık, bilgiye ulaşmak çok hızlı olduğu gibi bazen zahmetli de olabiliyor. Özellikle aradığınızı tam olarak bilemiyor ve sadece bir ilhamdan hareket ediyorsanız.Google biz moda severlerin bu ihtiyacını sezmiş olacak ki bizler için mükemmel bir dijital platform yaratmış. Google Arts & Culture sanat platformunun içinde artık "We Wear Culture (Kültürü Giyiyoruz)" moda platformu var. Bu platformun amacı moda tarihi ve kültürüne ait zengin bir dijital arşivi meraklılarına sunmak.Google bu proje için tüm dünyadan 175 moda kuruluşu ile çalışmış. Bunların arasında müzeler, okullar ve özel arşivler var. İyi tanıdıklarımızdan örnek verecek olursak bu 175 kuruluşun içinde Victoria And Albert, The Metropolitan Museum Of Art, The Museum At FIT, The Kyoto Costume Institute gibi önemli müzeler, The Academy of Fine Arts Antwerp, Pratt Institute, London College of Fashion, Central Saint Martins, Parsons gibi önemli okullar ve Fondazione Pitti gibi önemli kuruluşlar var.
We Wear Culture 4 Ana Bölümde Kaynak Sunuyor
Google We Wear Culture platformunu 4 ana bölüme ayırmış:İkonlar: Giyim tarihine etki etmiş önemli ve ünlü kişilerin hikayelerine ve moda tarihinin önemli tasarımcıları hakkında bilgiye bu bölümden ulaşmak mümkün.Akımlar: Moda tarihini ve modanın gelişimini etkileyen ünlü akımlar bu bölümde detaylandırılmış. Tokyo sokak modası, Antwerp 6'lısı, Truman Capote'nin ünlü siyah beyaz balosu, modanın dönemleri bu bölümde.Zanaatlar: Bu bölümde giydiğimiz giysilerin arka planında kalan ve çoğu zaman fazla konuşulmayan zanaatlar var. Kimono kültüründen, folklorik kıyafetlerin yapımına ve hatta hammaddeleri anlatan bir kılavuza kadar geniş bir ansiklopedi oluşturulmuş. Ayrıca tüm dünyadan özel teknikler de burada, mesela Japonya'nın katlama teknikleri, Hindistan'dan desen teknikleri ve Nijerya'dan nakış teknikleri mevcut. Bu bölümde sürdürülebilir modaya ve giysilerimizi üretmek için kullanılan tekstil makinalarına da yer verilmiş.Moda ve sanat: Modanın sanatla eski dostluğunu inceleyen bu bölümde gelmiş geçmiş en büyük tartışma konusu olan "Moda sanat mıdır?" sorusuna cevap aranıyor. Bu soruyu kurcalarken Frida Kahlo'nun gardrobundan, ünlü moda fotoğrafçılarının çalışmalarına, kostüm tasarımından pop kültürüne farklı konularda kaynaklar yaratılmış.
Bilgiye ulaşımımız git gide kolaylaşırken, bizler bir taraftan bilgi açlığımızı doyurmak istiyoruz, bir taraftan da zaman bulamıyor, çoğu zaman binlerce kaynak arasında kayboluyoruz. Bize bilgiye kolay ulaşım sunarak çığır açan Google, şimdi de seçme ve arşivleme ihtiyacımızı farkederek bize "seçili" bilgi sunuyor. Herşey güzel de, bu kaynaklar oku oku bitmez. Biz en iyisi kendimize biraz zaman ayırmayı ve tüm dünyanın moda arşivlerine sık sık göz atmayı unutmayalım.Bizim moda kütüphanemize bakmak isterseniz hemen tıklayın.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]